Türk Ceza Kanunumuzda yer alan ceza miktarları ile Avrupa ülkeleri içinde en yüksek cezaların hükmedilmesinde üçüncü (3.) sırada yer alan ülkemizdeki şiddet olayları irdelendiğinde giderek artma nedeninin ; suçluların yakalanması / yargılanması / yaptırım miktarlarından değil neticeten suçlulara hükmedilen cezaların uygulanması ile zamanlaması yani infaz yasasındaki hükümlerden kaynaklandığı görülmektedir.     

Teoride cezanın amacı sadece failin işlediği suçun kefaretini sağlamak değil, aynı zamanda onu topluma kazandırmak ve bir daha başka bir suç işlememesini sağlamaktır. Cezalar ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun (İnfaz Kanunu) hükümlerinin amacı ise ; toplumu suçtan korumaya ve suçluların yeniden sosyalleşmesini teşvik ederek , yasalara, sosyal kurallara saygılı ve sorumlu bir yaşam tarzına uyuma teşvik etmektir. 

Ancak son zamanlarda ülkemizde infial yaratan olaylardaki faillerin geçmişi incelendiğinde ; haklı olarak kamuoyunda ceza infaz kanunlarına ilişkin düzenlemelerde cezasızlık algısının had safhaya ulaştığı görülmektedir. TÜİK verilerine göre ; cezaevlerinin doluluk oranı kapasiteyi yaklaşık %20 oranında aşmış yani  mevcut cezaevlerinin 1 yıl ceza yatacak kişiyi ancak 5 ay cezaevinde tutabilecek teknik kapasitesi mevcuttur. Yine denetimli serbestlik hükümlerinin hatalı uygulanması , sanığa verilen cezanın kesinleşme süresi /infaz süresinin uzaması ile bu sürede uygulanabilecek yaptırımın yetersizliği gibi eksiklikler de toplumdaki cezasızlık algısının haklı gerekçelerini oluşturmaktadır. 
 
Tabi ki cezaevleri dolu diye bir suçlunun cezaevine alınmaması gibi bir durum söz konusu olamaz. Bu noktada devletimizin gerekli tedbirleri almaya çalıştığı , yatırım programlarındaki çalışmaları ile bu doluluk oranlarını ortalamanın altına düşürme eğilimi ile toplumda oluşan cezasızlık algısının ortadan kaldırılmasına yönelik yeni yasal düzenleme ile birimlerin oluşturulması gündemdedir.    

Buna göre ; birçok suç kaydı olup bu suçlardan yargılaması kesinleşmediği için sabıka kaydı işlenmeyen sanığın yeni suçlar işleme eğilimi dikkate alınarak  , tutuklu yargılanmasının önünü açacak yasal bir düzenleme beklenmektedir. Yine , farklı mahkemelerde görülen davaları , iddianameleri ve emniyet kayıtlarını sanığın yargılaması aşamasındaki ilgili savcılık ve hakimlik makamına ulaştıracak Adalet Bakanlığı nezdinde bir birim oluşturma çalışmaları başlatılmış ayrıca mevcut denetimli serbestlik hükümlerinde de değişiklikler öngörülmektedir.  

Bu sayede ; ortalama üç yıl ceza alan bir sanığın cezasının kesinleşmesi beklenmeden yaklaşık beş ayının tutuklu olarak cezaevinde geçmesi amaçlanmakta yine belirtilen yeni birim aracılığı ile suça eğiliminin tespiti sağlanan sanığın son eylemi üzerine başlatılacak yargılamasının başında diğer yasal şartların da varlığı halinde  , tutuklu yargılamasının önü açılmaya çalışılacaktır.  

Bir ceza avukatının anıları kitabının özeti ; “..Suçluyu kazıyınız altından insan çıkar. Amaç suçludaki insanı değil; insandaki suçluyu yok etmektir! ..” 

Toplumumuzu isyan noktasına sürükleyen son olayların da etkisi ile oluşan cezasızlık algısını giderme /azaltmaya yönelik yeni infaz yasasındaki bu değişikliklerin zamanında ve yasalara uygun tatbiki ile 
suçların önlenebilmesini ve benzer acıların tekrar yaşanmamasını diliyoruz. 

NOT : Her türlü görüş ve önerilerinizi mail adresimize ([email protected]) gönderebilirsiniz.