Akil adamlıktan koltuk savunmasına
Sinan Özkar, 24 Haziran genel seçimlerinde milletvekili aday adayı olmak için istifa edince il yönetimi Rabia Akman’ı il başkanı olarak seçti. Akman tecrübesiz bir isimdi. Ülke tarihinin en önemli yerel seçimine giderken il başkanı olmalı mıydı? Üstelik Eskişehir gibi kentte…
CHP’liler ve partiyi yönetenlerin ortak cevabı ‘hayır’ oldu. Akman koltuğunu birine devretmeliydi. Ama kime ve daha önemlisi nasıl?
Koltuğa oturacak isim bulundu; Abdülkadir Adar… Partinin akil adamlarından… Adar’ın koltuğu nasıl devralacağı ise ‘sıkıntılı’ bir konuydu. Çözüm bulunamadı! Daha doğrusu ‘yerel seçimi’ atlatacak bir çözüm bulundu. Genel Merkez’in ‘hatası’ aslında bizi bu günlere getirdi.
Akman görevden alınmadı, Akman istifa da etmedi.
Adar ve yönetimi ‘atama’ yoluyla göreve geldi.
Akman, ekibi ve arkasındaki güçler “Parti zarar görmesin” diye ‘olana bitene’ ses çıkarmadı. Çiçekle ve gülerek Adar’a görevi teslim etti. Sonra beklemeye başladılar…
Yerel seçim bitti, İstanbul seçimi geçti…
Kongre yapması gereken Adar’dan ses yok.
Sinan Özkar ve bir grup partili Adar’ı ziyaret ederek ‘uyarma’ gereği hissetti. Adar o andan itibaren birikimine, yaşına ve kamuoyundaki karşılığına uygun hareket etmemeye başladı.
‘Akil adam’ dediğimiz Adar’ın içinden ‘hırslı’ bir adam çıkıverdi.
Koltukta kalmak için ‘bahaneler’ arayan, tüzüğü kurcalayan, Genel Merkez’den ya da şuradan buradan medet uman bir Adar vardı artık karşımızda.
Adar işi biraz daha uzatınca Rabia Akman ve Butay Erdoğan, konuyu mahkemeye taşıdı. Kayyum atatma uzmanı Yunusemre Karabulut ile birlikte hareket ettiler… O günlerde “CHP’yi mahkeme kapılarına götüren Akman ve ekibinin” doğru bir şey yapmadığını yazmıştım.
Mahkeme süreci tamamlandı.
İl yönetimine kayyum atandı. Kayyumun, 45 içinde partiyi kongreye götürmesi gerekiyor.
Adar mahkeme kararına rağmen yine ‘direnişe’ geçti!
Bu kez Adar ve ekibine “CHP’yi bu hale getirmeniz şık değil” dedik, diyoruz. Kayyum olarak atananlar Adar gibi “Parti ne olursa olsun” demiyor. Tıpkı Rabia Akman’ın altı ay önce yaptığı gibi sabrediyorlar.
İşi güzellikle çözmek istiyorlar!
Ama fakat lakin…
Karşılarında onları, partilileri ve kamuoyunu şaşırtan bir şekilde Adar’ın “Koltuk Savunması” ile karşı karşıyalar…
Aslında yapmaları gereken basit! Sekiz gazeteye ilan verip, kongre sürecini başlatmak! Buna hakları var… Öte yandan geçen gün partiye gittiler. Adar’ın “Koltuk Savunması” ile bir kez daha karşılaştılar. Şöyle yapabilirler aslında…
Adar saat 17.00’de “Partiyi kapatıyorum, hadi herkes dışarı” dese… Kayyum heyeti “Biz bir yere gitmiyoruz” dese… İş çığrından çıksa, polis çağrılsa… Adar yine haksız! Kayyum kalır, Adar gider…
Adar’ın “Mahkeme süreci bitmedi” demesi gerçeği pek yansıtmıyor. Mahkeme süreci bitti, Adar’ın bitip bitmeyeceğini merak ediyoruz! Akil adamlıktan ‘koltuk sevdalısı’ bir başkana nasıl evrildi? Üstelik o yaşta…
CHP’nin iktidarı konuştuğu şu günlerde Adar’ın koltukta oturması mıdır asıl mesele? Adar yapması gerekeni iki üç kez yapmadı. Bir kez daha ‘direnişe’ geçti. Başta kendisi ve partisi olmak üzere kimseye faydası yok.
Adar, partiyi rahatlatmalı. İnsanları ‘şık olmayan’ şeyler yapmaya zorlamamalı. 45 gün sonra yapılacak kongrede elbette aday olabilir. Delegeden mi çekiniyor? Vişnelik’ten delege çıkamamış olabilir ama yerel seçimden ‘zaferle’ çıktı. Belki ‘seçilmiş’ il başkanı olarak yeniden döner aramıza…