Avcılık…
Yasal çerçevede yapılan avcılıkta gerekli ruhsatlar düzenli olarak yayınlanır. Hangi türün, kaç adet öldürüleceği gibi nicel rakamlar verilir.
Tabi bana göre Tarım ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü, hangi canlının kaç birey, nerelerde öldürülebileceğine karar vermek yerine, onları koruyan kararlar almalıdır.
Maalesef kaçak avcılık mevzusu da göz ardı edeceğimiz bir durum değil.
25 Eylül tarihinde Mihalıççık Ömerköy Göleti’ne gittim. Abartısız 20.00-03.00 arası oradaydım. Usulsüz avcılık yapıldığına dair bilgi almıştık ve gazeteci olarak vicdanımın sesini dinlemek zorundaydım. Ne vicdanen rahatladım ne de sorularım doyurucu cevaplar edinebildi.
Kimse ne olduğunu bilmiyor. Tarım, Orman, Doğa Koruma, Kaymakamlık…
Bu alanla ilgilenen aklınıza gelebilecek her türlü kurumla irtibata geçtik ancak kimse bilmiyordu.
İspanya’dan Mihalıççık Ömerköy’de bulunan Av Köşkü’ne avcılar gelmiş miydi? İspanya’dan sadece Ömerköy için gelinemeyeceğine göre bu işin içinde bir bit yeniği vardı.
Etrafta bulunan lüks arazi tipi araçlar, geyikleri çekmek için kullanılan tuzlar ve araştırmayı yaparken aniden çıkan ufak çaplı kontrollü bir yangın…
Bu soruların cevabını elbette bulacağız ama herkesin vicdanının sesini dinlemesi lazım.
O gece ilgililer bize yasal belgeyi gösterseydi elbette konu buralara gelmeyecekti. Ancak ne belge ne de İspanyolları getiren tur şirketini öğrenebildik. Hiç hoş kokular gelmiyor.
İspanyolların geldiği bilgisini edinen, hayvan hakları konusunda hem duyarlı hem de bu duyarlılığını yaptığı inanılmaz çabalarla gösteren Avukat Gülçin Yapıcı ile birlikte gittiğimiz ama kafamızda binbir soru işareti bırakan bu olayı kapatmış değiliz. Araştırmalar sürüyor.
Siz değerli okuyucularıma yakında bu konuyu daha kapsamlı yazacağım.
Edindiğim bilgilere göre Mihalıççık’tan bir zat av turizmine yönelik yurt dışı turları düzenliyor ve ciddi paralar kazanıyor. Av köşküyle de sıkı bir ilgisi var.
İlginçtir ki Mihalıççık’a gittikten sonra Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürü İsmail Üzmez Mihalıççık’a geldi, incelemelerde bulundu. Ardından haber ajanslarına şöyle bir haber düşüverdi: Kocaeli ve Sakarya’dan Eskişehir’e gelen 32 avcıya usulsüz avcılık kapsamında 35 bin TL ceza kesildi.
Bunlar birer tesadüf mü?
İddialar birçok soruyu da beraberinde getiriyor. Daha önceden avcılık yapmış ve bu konuda bazı riskleri anlatan birkaç kişiyle görüşme yaptım.
Öncelikle üç hususun yasaklanması gerektiği görüşündeler ki buna ben de katılıyorum.
- Yivli silahla avcılığın yasaklanması
(600 metre ya da 2 km öteden yemeğini yiyen, yavruları yanında olan seni hissetmeyen, görmeyen bir hayvanı nasıl öldürebiliyorsun. Nasıl bir zevk bunu anlamak mümkün değil zaten avcılık bana göre psikopatlık. Görüştüğüm eski avcılar yivli silahın avcılıkta ahlaki olmadığını ve yasaklanması gerektiğini söylüyor.)
- Köpeklerle yapılan avcılık
- Son olarak da av günlerinin kısaltılmasını ve dışarıdan av turizminin yasaklanması gerektiğini belirtiyorlar.
(Haftanın dört günü avcılık yapılıyor ve bu süre fazla. Ayrıca keklik, kızıl geyik, yaban keçisi, üveyik kuşu, ardıç kuşu gibi ülkemizin bu güzel canlılarını neden bir anlık zevke kurban veriyoruz. Nesli tükenme tehdidi altında olan türler mevcut. Zaten kaçak avcılık nesil falan dinlemez. Önüne geleni vurur. Akşam da misafirlerine ziyafet çektirir.)
İşin içinde büyük paralar var.
VİCDAN ise yerlerde…