Cihan Yıldırım yazdı...
Reçete yazıldıkça teşhisin yanlış olduğu yönünde saptamalar olduğu gibi, her umuda dört elle sarılmak da hasıl oluyor.
Yanılmıyorsam ikisi genel katılımlı olmak üzere, irili ufaklı pek çok toplantı yapıldı Eskişehirspor’u kurtarmak adına…
Bu toplantılarda aranan kurtuluş reçetesinin hangi hastalığa fayda sağlayacağı şimdilik muamma… Yani; hastalık neydi de, doktor neyi tavsiye etti?
Ha denilince şirketleşilemeyeceği bir vaka iken, yeni yönetim ve yine bir miktar toplu para ile çıkılacak olan yolun sonunun iyi bir yere varması elbette kent ve Eskişehirsporlular için umulan tek şey.
Eskişehirspor’u kurtarma umutsuzluğundan, belki kurtarırız yolculuğuna temkinli bir yaklaşım belki de…
Dümene bu kez genç bir arkadaşımız oturdu: Ulaş Entok…
Tanırız ve biliriz… İyi tanırız, çok iyi biliriz…
Şimdiye kadar hakkında tek bir kötü yoruma denk gelmedim. Ulaş Başkan, belki de kulüp tarihinde ilk kez sorgusuz, sualsiz, itirazsız koltuğa oturdu. Hem siyasi hem camia adına durum böyle… Taraftar grupları için de dediğim geçerli…
Zor, hatta şöyle kısa bir hafıza egzersizi yaptığımız zaman göreceğimiz üzere çok zor bir göreve talip oldu.
Eskişehirspor’u kurtarmak gibi imkansız bir göreve soyunan Ulaş Entok ve onun gibi gençleri korumak Eskişehirspor’u korumak kadar kutsal bir görevdir bana kalırsa.
Onlar bu zorlu göreve talip olurken, Eskişehir kamuoyu da onları koruma görevine talip olmalı.
Bu arada es geçemeyeceğim.
Ayşe Ünlüce’nin hem kongrede yaptığı konuşma, hem de iki ay içinde sergilediği davranışlarla şehir için ne denli ‘şans’ olduğunu görmeye başladık… Umarım böyle devam eder…
Gürhan Albayrak samimiyeti ile kongrede boy gösterirken, hem partisinin kaybettiği kentten kopukluğu tedavi ediyor hem de ateşe, karınca kararınca su taşıyordu.
Bir insan hep doğruları söyler mi? Kazım Kurt bir kez daha en doğruları söylüyor. Bu kez en doğruları hayata geçirmesini de bekleyeceğiz.
Ahmet Ataç abilik görevi ile sahnede yer alacak belki…
Eskişehirspor kurtulması uzun soluklu bir iş.
Umutsuzluğa kapılanlara umut aşılanacak, siniri bozulanlara “sakin olun” denilecek.
Güzel günleri sadece görmek için değil, güzel günleri görmeyi beklemenin büyüsüne de kapılıp yolculuğa öyle devam edeceğiz.