Cihan Yıldırım yazdı...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son yıllarda en sık kullandığı cümlelerden biri de “Artık eski Türkiye yok” cümlesi… Eski Türkiye nasıldı, yenisi nasıl? Eskisi çok mu kötüydü, yenisi çok mu muteber? Yeni Türkiye sadece TÜSİAD’a efelenen bir ülke midir? Bu cümle en son TÜSİAD tartışmasında söylendi o yüzden TÜSİAD örneği verdim. Çok fazla soru var aklımda ama başka bir yazının konusu olsun.
Eski Türkiye var mı yok mu bilmiyorum ama artık eski Eskişehir yok!
Ayşe Ünlüce ile yok oldu.
En başında şunu ifade edelim. Bu yazı bir Yılmaz Büyükerşen kötüleme yazısı değil. Büyükerşen’in yapmadıklarını anlatma yazısı da değil. Bu yazı Ünlüce döneminin farkını ortaya koyan bir yazı.
Herkes kendi zamanını yaşar, gereklerini yerine getirir. Zamanın ruhu denilen şey… Ve her başkanın yoğurt yiyişi elbette farklı…
Serhan Arıman, bilinen bir iş insanı… 50 yıl önce babası Nihat Amca hırdavatçıydı. Kentin en iyisiydi… Serhan Arıman işleri devraldı ve sektörün gidişatını gördü, yeni ihtiyaçları fark etti. Ona göre hamleler yaptı. Ve şu an başka şehirlerde de iş yapan sektörünün en iyisi konumunda. Hırdavatçı olarak kalsa başka bir hayatı olurdu…
Nazım’ın dediği gibi; babamdan ileri, çocuğumdan geri…
Bana kalırsa Büyükerşen ve Ünlüce kıyaslaması böyle yapılmalı…
Ünlüce kendini sokağa attı… Çarşı pazar dolaşmayı seviyor. Sokakta nefes alıyor adeta...
Ünlüce kapıları açtı… Geride kalan bir yıl içinde kendisiyle görüşmeyen oda, dernek, STK kalmadı.
Kent lokantaları açtı… Emek Kafe açtı…
Kırsala daha çok önem verdi. Bir yıl içinde beş kez gittiği ilçe var. Tüm ilçelerde sokak iftarları verdi.
İktidar ile uyumlu çalışacağını gösterdi. İş olacaksa, çözüm varsa herkesle görüşürüm dedi.
İlişkilerde mesafeyi korudu. Milimetre hesabı yaptı. Döneminde kimse öne çıkmadı, geride de kalmadı.
Polemik sevmiyor… Başkası olsa Ahmet Ataç’ın “20 yıllık emeğim çöpe gitti” çıkışı üzerine gerginlik çıkarırdı.  
Bir yıl geçmesine rağmen ihaleyle, rantla, kayırmayla anılmadı.
Seyitgazi’de karşılaştığı bir muhtara ‘görüşürüz’ dedi ve makamında görüştü. Muhtar da şaşırdı…
Kadın personelin giyiminden mesai saatlerine… Belediye adeta ‘kışlaya’ döndü…
Beş yıllık genel sekreterlik deneyimi… Kül yutmuyor… İsteği üç beş yıl önce bir nedenle reddedilen birinin 'belki unutmuştur' diye önüne koyduğu isteği hatırlıyor ve 'hayır demiştik' buna diyor. Resmi yazıları kendi okuyor, cevaplıyor…
Bir yıllık değişim daha fazladır elbette… Bunlar gözlemlenenler… Hepsini bilemesek de şunu çok iyi biliyoruz; Artık eski Eskişehir yok…