Cihan Yıldırım yazdı...
Aslında böyle bir soytarı türü yok. Yeni türedi… Eskiden saray soytarıları vardı. Bu yaşımızda bunu da gördük. Belediye soytarıları…
Ne yapıyor belediye soytarıları?
Elbette soytarı varsa kral vardır.
Hikayemiz Tepebaşı’nda geçiyor. Ve kralımız Ahmet Ataç… Son zamanlarda biraz çaptan düşse de bugüne kadar yapıp ettikleri nedeniyle saygıyı hak ediyor. 20 yıllık emeğim çöpe gitti cümlesi haklı ama yanlıştı.
İki gün önceki ‘erkek değiller, şamar yiyorlar’ söylemleri de kendisine yakışmadı. 80’e merdiven dayamış birinin sağlığının konuşulması kadar doğal ne olabilir?
Ataç’ın belediyesinde olanı biteni duymayan kalmadı. Şimdilik iddia boyutunda… Keşke A Takımı’nı bu kadar serbest bırakmasaydı. En azından denetimli serbestlik olsaydı…
Neyse konumuz Ataç değil.
Dedim ya Ataç bu saatten sonra ne yaparsa yapsın benim için kral olarak kalacak. Tıpkı Yılmaz Büyükerşen gibi… Tıpkı Nabi Avcı gibi…
Belediye soytarıları?
Haa onlar… Ne yapıyorlar? Onlar Ataç ile, belediye ile, CHP ile işleri yok. Bak yemin etsem başım ağrımaz. Ataç’ın yaptığı işlerden 100 tanesini alt alta yazamazlar. Engelliler, çocuklar, üreticiler, yaşlılar… Gugıl’a da baksalar yazamazlar.
İçeriğini, felsefesini, ne işe yaradığını kime dokunduğunu boşverin isimlerini yazamazlar. Öyle olduğu için dünyanın tanıması gereken Ataç’ı Bozüyük ve Sivrihisar’dan öte taşıyamadılar.
Neden? Çünkü işleri güçleri soytarılık… Çünkü soytarılar işe yaramaz… Ama boş oturmazlar. Mesela ne yaparlar?
Mesela Ataç’ın Halk TV’yi ziyaretinde… Evet, tam da “basın önemli, gazetecilik şöyle kıymetli, medyaya yapılan baskılar kabul edilemez” derken… Eskişehir Net’in telefonu acı acı çaldı!
Arayan Tepebaşı Belediyesi Basın Birimi! Ne dedi? İlanımızı kaldırın, artık sizinle çalışmayacağız!
Hayırdır diye sormadık… Çünkü nedenini biliyoruz. İki saat önce iki tweet attım, bir de köşe yazdım. Hadi tweet attım hiç olmazsa köşe yazmasaydım. Söyle bir devirde hem tweet, hem köşe… Olacak iş mi?
Evet, kaşındım bende!
Tepebaşı Zabıta’yı bekledik! Gözaltı yapar mı diye… Camdan baktım, sadece soğuk görünüyordu. Gerçi bölgemiz Odunpazarı ama nolur nolmaz. Hem son zamanlarda ‘suçun mahalli’ önemli değil. Zabıta istese bi kılıfına uydururdu!
Neyse ilanı kaldırdık. Editör arkadaşlar “Bundan sonra Tepebaşı haberlerini girecek miyiz” diye sordu. Elbette gireceğiz, biz soytarı değil gazeteciyiz. Halkın haber alma hakkına neden engel olalım.
Bir süre öncede ASKON’cu tayfa bu yanılgıya düşmüştü. Ben eleştirirken onlarla ilgili haberin sitemize girmesi ilginçlerine gitmişti bu aslanların. Sonra ilan yolladılar almadık ama haberleri girmeye devam ettik.
Ne dedik?
Tarafsız değil, bağımsız…
Evet ne diyorduk haa belediye soytarıları…
Bu mu koskoca Tepebaşı’nı yöneten zihniyet? Bu mu iktidara talip CHP’nin belediyesi? Bu mu Ataç’ın ekibi? Lafa gelince ‘Erdoğan diktatör, Reis nefes alamıyoruz” falan filan…
Yok ben ‘Ataç diktatör, nefes alamıyoruz’ demiyorum.
Ne diyorum?
Ne bu soytarılık diyorum.
Bi yandan da kulağım kapıda, gözüm pencerede… Zabıta diyorum, gelir mi? Gerçi onlar sabah 05.30 gibi alıyorlar insanı…