Cihan Yıldırım yazdı...
Başkanlardan bile güçlüydüler. Ne derlerse o oluyordu. Sözlerinin üstüne söz söylenmiyordu. Kudretli isimlerdi… Başkanların onlardan asla vazgeçemeyeceği söyleniyordu.
Sadece belediyeyi değil siyaseti, medyayı dizayn ettiler, etmeye çalıştılar.
Sonra bi sabah kalktık ve adaya veda ettiklerini gördük. Sessiz sedasız gittiler! Bi açıklama yapmadan. Hakkınızı helal edin demeden… Bir veda gecesi falan olmadan…
Önce Odunpazarı Belediyesi Özel Kalem Müdürü Şenol Durur… 10 yıl Kazım Kurt’un sağ koluydu Durur… Üçüncü döneme de iyi başladı. Başkan yardımcısı olmuştu.
Hakkında dedikodu, iftira neyse pek çok şey söylendi. Dava düştü, aklandı dendi… O sırada belediye ile Kazım Kurt ile yollar ayrıldı. Siyaset yapacağını ifade ediyormuş. Yakında ofis açacakmış. Geleni gideni ağırlamak için… Siyasete müdahil olacağını düşünüyorum.
Şu an onlarla ilgilenmiyorum. Beni daha çok neden gittiği ilgilendiriyor… Hatta neden ‘sessiz’ gittiği…
Ne Durur ne Kurt konu hakkında bi şey demedi… Hani ‘yalandan’ Durur yoruldu ya da sağlık sorunları nedeniyle falan bile denmedi. İktidar kanadında oluyor ya böyle… Giderken affını istiyor falan… Öyle bir ‘dümen’ bile olmadı.
Sadece gitti…
Bir diğer giden ise Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Deniz Kaplan… Yılmaz Hoca’nın prenslerinden Kaplan, sessiz sedasız gitmedi. Baya baya ‘gürültü’ çıkardı. Toplantı yaparak gitti, şov yaparak gitti. Ben gidiyorum diyerek gitti…
Ne Ayşe Ünlüce’ye, ne Hoca’ya selam vermeden, teşekkür etmeden gitti.
‘Zarar eden belediye şirketlerini kara geçirdim ama beni harcıyorlar’ diyerek gitti.
Kaplan, Süleyman Demirel gibi gitti. Giderken pek çok şey söyledi ama ne dediği, kime dediği anlaşılmadı. Ama sonuçta gitti.
Kaplan’ın ne yapacağına dair hiçbir şey duymadım. Bekleyip görelim…
Sırada başkaları var deniyor. ESKİ Genel Müdürü Oğuzhan Özen’den, Tepebaşı Belediyesi’nin kudretli ismi Özcan Erkaya’ya kadar birkaç isim sıralanıyor.
Bu isimler yoruldular mı yoksa yordular mı? Her iki ihtimal de olabilir.
Bu gidişler bana 15 Temmuz darbe girişimi sonrası giden/gönderilen Melih Gökçek ve Kadir Topbaş’ı hatırlatıyor. Niye gittiler, bilinmiyor. Suçları neydi, bilinmiyor. Ama gittiler…
Şenol, Deniz, Oğuzhan, Özcan…
Öte yandan bu isimlerin bu kadar bilinmesi, bu denli kudretli olması normal mi?
Sanırım bu yaşananların hiçbiri normal değil. Eskişehir için, demokrasi için, CHP için…