Toplumların sosyal kültürlerine ve zamana göre şekillenen güzellik anlayışı, tarih boyunca büyük değişimlere maruz kalmış ise de değişmeyen tek gerçek insanların her dönmede fiziksel olarak güzel ve kusursuz olma istekleridir.
Günümüzde modern hayat, modern insan kavramları ile popüler kültürün de etkisiyle insanlar dış görünüşlerine daha çok dikkat eder hale gelmiştir. Popüler kültürün etkisinin yanında estetik cerrah sayısının artmasına ve teknolojideki gelişmelere bağlı olarak estetik müdahalelerin çok daha ucuza yapılabilir hale gelmesi de estetik ameliyatların son derece yaygınlaşmasına yol açmıştır.
Uluslararası Estetik Plastik Cerrahi Derneği (ISAPS), 2018 Uluslararası Estetik/Kozmetik Prosedürler Anketi sonuçlarına göre; Türkiye, estetik müdahalenin en çok yapıldığı ülkeler sıralamasında dünya genelinde 11. sırada yer almaktadır. Estetik cerrahideki bu gelişme ve yaygınlaşma da beraberinde hukuki sorunları getirmektedir.
Öncelikli olarak karşımıza estetik müdahale konusunda hekim ile hasta arasındaki hukuki ilişkinin vekalet sözleşmesi mi yoksa eser sözleşmesi mi olduğu tartışması çıkmaktadır. Bu konu, doktrinde tartışmalı olsa da Yargıtay kararlarına göre; estetik ameliyat, eser sözleşmesinin konusunu oluşturmaktadır. Estetik ameliyat, fiziksel tedavi amacı gütmeksizin insanın dış görünüşünde yapılan cerrahi bir müdahale olduğu ve bu müdahaleyi gerçekleştiren hekim, hastaya belli bir sonucu meydana getirmeyi taahhüt ettiği için estetik ameliyatın eser sözleşmesi olarak kabulünde hata bulunmamaktadır.
Hukukumuzda estetik ameliyat ve estetik ameliyata ilişkin uyuşmazlıkların çözümü için özel bir düzenleme bulunmaması nedeniyle, bu konudaki hukuki uyuşmazlıklar, Türk Borçlar Kanunu madde 470 ve devamında hüküm altına alınan “Eser Sözleşmesi” hükümlerince çözümlenmektedir.
Estetik yaptıran hasta iş sahibi, hekim ise yüklenicidir. Eser sözleşmesini düzenleyen TBK' nun 470. maddesi uyarınca yüklenicinin edimi, bir eser meydana getirmek; iş sahibinin edimi ise eser karşılığında bedel ödemektir. Eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici konumundaki hekim, hastaya belli bir sonucu garanti etmektedir. Eser sözleşmesinin konusu, estetik ameliyat yapılmak suretiyle istenilen ve kararlaştırılan amaca uygun güzel bir görünüm sağlanmasıdır. Eser yani estetik ameliyat sonrası meydana gelen görünüm, yüklenici konumundaki hekimin sanat ve becerisini gerektiren bir emek harcanması ile meydana gelen sonuç olup yüklenicinin, eseri iş sahibinin yani hastanın yararına ve isteğine uygun olacak şekilde ve ona zarar vermeden meydana getirme yükümlülüğü bulunduğu şüphesizdir.
TBK madde 471 kapsamında hekim, üstlendiği edimi hastanın menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Madde metnindeki; “Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.” düzenlemesi gereği; yüklenici konumundaki hekimin edimini sadakat ve özenle ifa etme yükümlülüğü belirlenirken, tedbirli bir hekimin aynı durum ve koşullar altında göstereceği dikkat ve özen esas alınacaktır. İlgili yasal düzenleme gereği hekimin eseri bizzat yapma yükümlülüğü de bulunmaktadır. Eser sözleşmesinin ve estetik ameliyatların niteliği gereği hekimin, hastayı aydınlatma ve komplikasyon yönetiminin doğru yapılması gibi yan yükümlülükleri de bulunmaktadır. Estetik ameliyatlar sonrası en çok karşılaşılan sorun; hekimin hastayı aydınlatma yükümlülüğünü gereği gibi ifa edip etmediği noktasında toplanmaktadır. Hekim, estetik cerrahi müdahale öncesinde hastayı cerrahi müdahalenin ne şekilde olacağı, olası yan etkileri, muhtemel komplikasyonlar konusunda bilgilendirerek hastanın yazılı onayını almak zorundadır. Aksi halde ortaya çıkan uyuşmazlıklarda ispat yükü hekimde olup, hastayı cerrahi müdahale hakkında bilgilendirdiğini ispatla mükelleftir.
Günümüzde yüklenici konumundaki hekimin yükümlülüklerine uymaması nedeniyle estetik müdahaleler, sıklıkla hukuki uyuşmazlık sebebi haline gelmektedir. Hekim, estetik müdahale öncesinde hastaya elde edilmek istenen estetik sonucun ve güzelleşmenin sağlanacağı konusunda taahhütte bulunmaktadır. Bu nedenle, estetik operasyon neticesinde istenmeyen bir sonuç meydana gelmiş ve hasta estetik operasyonla hedeflediği ve hekimin de taahhüt ettiği amaca ulaşamamışsa hekim, sonuç taahhüdüne aykırı hareket etmekten ötürü sorumlu tutulabilmekte, maddi ve manevi tazminat davaları ile karşı karşıya kalabilmektedir.
Tüm bu nedenlerle, hekim ile hasta arasında yapılacak sözleşme, herhangi bir şekil şartına tabi tutulmamış ise de sözleşmenin ayrıntılı şekilde düzenlenmesinin, uyuşmazlık halinde iki tarafın da yararına olacağı tartışmasız olup sözleşmeye konu estetik cerrahi müdahale tüm detayları ile sözleşmede belirtilmeli ve hekim, hastadan aydınlatılmış onam formu almalıdır.