Genç Liderler ve Girişimciler Derneği (JCI) Eskişehir'in “Liderliğin Gelmişi Geçmişi" teması ile düzenlediği "Türkiye Güz Zirvesi" iki günde önemli isimleri Eskişehirlilerle buluşturdu.
Prof. Dr. Özgür Demirtaş'ın liderliğin gelmişini, Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın ise liderliğin geçmişini anlattığı etkinlikte ABD’li küresel girişimci NextMetals CEO’su Benton H. Wilcoxon da yer aldı.
Eskişehir Başkanlığını Oytun Süllü'nün yaptığı, 18-40 yaş arası üyelerden oluşan, kar amacı gütmeyen global bir organizasyon olan JCI'ın misyonu gençleri olumlu yönde değişimler yaratmaları için motive etmek ve liderlik yönlerini güçlendirmek.
Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özgür Demirtaş, harika bir konuşmaya imza attı.
Kelimesini kaçırmadan dinlemeye çalıştığım Özgür hoca, “Bilim, Ekonomi, Gelecek ve Siz” başlıklı konuşmasında ABD ekonomisindeki son 22 yıllık gelişmeleri anlatırken Türkiye fotoğrafı da koydu ortaya.
O kadar incelikle hazırlanmış bir konuşmaydı ki aralara sıkıştırdığı Türkiye yorumları yaklaşık 500 katılımcıyı fazlasıyla etkiledi.
Özgür hocanın anlattıklarıyla sizi baş başa bırakacağım.
Sıkmasın diye iki günlük dizi şeklinde yayınlayacağım Prof. Dr. Özgür Demirtaş yorumları, amiyane tabirle beyninizi tokatlayacak...
Şimdiden keyifli okumalar dilerim...
Prof. Dr. Özgür Demirtaş:
Dünyada iki şark kurnazı ABD dolarını basıp piyasaya sürmüştür. İkisinin de akıbeti bir çukurda son bulmuştur.
Bunlardan birisi Saddam Hüseyin, diğeri de Kaddafi’dir. ABD’nin oralara özgürlük götürdüğüne inanmayın sakın. ABD kadar emperyalist bir ülke yoktur. ABD’nin Irak ve Libya’ya gidiş sebebi sirkülasyona giren sahte paradır. Kalpazanlığın cezası idamdır.
Bir ülkenin parasını basarsan o ülkede enflasyon yaratırsın. Keşke bu şark kurnazlığı yerine ülkelerinin kaynaklarını daha iyi kullanarak eğitimli iş gücüne önem verip bu anlamda yarışsalardı.
Bakın Japonya ABD’den intikamını araba üreterek aldı. Tüm ABD’yi Japon arabalarıyla sardılar.
Eğer bir ekonomide işsizlik arttıysa, milli gelir düştüyse, yani ekonomi soğuk ve yavaşsa Merkez Bankası çıkar ki bunu ABD’den örnek veriyorum çünkü rezerv para…
Merkez Bankası parayı basar bankalara verir, bu bankalar şirketlere ucuz krediler verir. Niye? Yeni fabrikalar, yatırımlar yapılıp istihdam sağlasınlar diye. Böylece işsizlik azalır.
İkinci olarak işe girenler maaşlarıyla harcamalar yapar ve alışveriş arttığından milli gelir de artar.
Komşuda pişer bize de düşer misali, ABD para basınca bir kısmı Türkiye, Hindistan, Pakistan, Çin, Rusya, Güney Afrika gibi gelişmekte ülkelere para girer.
Nasıl güzel değil mi?
İşsizlik düşüyor…
Milli gelir artıyor…
Türkiye’ye de para geliyor…
O zaman Merkez Bankaları paraları bassınlar…
İşte böyle olsa binlerce ekonomi kitapları yazılmaz, on binlerce ekonomi ve finans akademisyenleriyle kongreler düzenlenmez falan …
O iş öyle olmaz.
Neden?
Çünkü arz-talep dengesinin de bozulmasıyla enflasyon oluşur. Buna enflasyondaki yapışkanlık özelliği denir. Yüksek enflasyon kanserdir. En büyük beladır.
Faiz enflasyonun sonucudur.
Faizi indirmek istiyorsan enflasyonu indirmen lazım.
Para basmak güzel de kararınca, doğru zamanda basmak kaydıyla.
Abartırsan enflasyon gelir.
Bu dediklerimi ABD çatır çatır yaşıyor.
Bundan sonra ne olacak ve bizim ülkemize etkileri ne olacak?
Sene 2000’in başı. ABD’de 700 milyar dolar basılıyordu. Çok az. Sonra adamlar 2000 ile 2008 yılları arasında para basma işini 1 trilyon dolara çıkarıyorlar. 2008 yılında ABD, mortgage kriziyle vuruldu.
Koca koca adamlar önlerine levhalar asarak özgeçmişlerini yazarak iş arıyorlardı sokaklarda. 2008’de ABD’de kriz patlamıştı.
İşsizlik uçtu. Merkez Bankası rekor para basımına gitti. Adamlar 6 ayda 1,5 trilyon dolar para bastılar.
Türkiye’ye o dönem yaklaşık 140 milyar dolar geldi.
Eğer o parayı Güney Kore’nin 1985-2005 yıllarında yaptığı gibi tamamıyla eğitime yatırmış olsaydık bugün milli gelirimiz mevcudun 3 katıydı.
Ancak biz eğitime yatırmak yerine İstanbul Zincirlikuyu’daki belediye otobüs arsası üzerine Alışveriş Merkezi yaptık. Çok acı.
Sonra ABD Merkez Bankası 1,5 trilyon dolardan 2 trilyon dolara çıkardı para basma miktarını.
Ardından panik oldu ABD’li teknokratlar.
“Tamam işsizlik azaldı, istihdam arttı ama bu defa enflasyon gelecek” dediler ve para basma miktarını 2,5 trilyon dolardan 2,2 trilyon dolara indirdiler. Piyasadan 300 milyar doları çektiler. Çekince bu sefer borsa çöktü.
Paranın miktarıyla enflasyonun ilişkisini açıkladık mı?
Evet.
Paranın miktarıyla borsanın ilgisi ise ABD Merkez Bankası, bastığı paraları bankalara verdi. Bankalar bu paraları kredi olarak şirketlere verdiler.
Şirketler ne yapabilir bu paralarla?
Ekonomiye güvenmedikleri için şirketlerin CEO’ları temettü artışına ve hisse artışına gitti. Kendi hisselerini satın aldılar. Basılan para reel sektöre değil finans sektörüne gitmişti.
Dediler ki “Eyvah yandık.”
Parayı çekince borsa çöktü. ABD’deki emeklilik fonlarının çoğu ABD borsasına yatırım yapmışlardır. Borsa yüzde 20 çakılırsa ABD’deki insanların emeklilikleri 7 ile 10 yıl ileri atar. Herhangi bir popülist ABD’li politikacı kendine oy verenler için buna izin verir mi? Veremez.
Veremedikleri için ne yaptılar?
1 trilyon dolardan 2,5 trilyona çıkardılar işsizlik var diye bastıkları paraları, enflasyondan korkunca 300 milyar dolar azaltıp 2,2 trilyon dolara gerilettiler. Borsa çöktü. Tekrar 2,5 trilyon dolara çıkardılar.
Bu defa yine enflasyondan korktular. 2,2 milyar dolara indirdiler sonra borsa çöktü…
Aynı şeyler oldu anlayacağınız devingen şekilde.
2,5 trilyon dolardan 4,5 trilyon dolara çıkardılar bastıkları parayı. 2015, 2016 ve 2017 yıllarında 4,5 trilyon dolarda sabit kaldı basılan para.
Sonra mal ve ürünlerin fiyatları çok arttı. Enflasyon sonunda ABD’ye gelmişti. 9 yıl sürmüştü enflasyonun gelmesi.
Piyasadaki para miktarını tarif eden emisyon hacmi arttıkça enflasyon artar. Enflasyon gelince, 2018 başında ABD panik oldu. Bu defa emekli falan dinlemiyoruz dediler. 3,7 trilyon dolara kadar indirdiler para basma miktarını.
2015, 2016 ve 2017’de ABD’nin bastığı para 4,5 trilyon dolar. Enflasyon olunca parayı çekmeye başladılar yani. Niye durdular burada?
Burası panik halidir. Ağustos 2018 tarihine denk gelir. Türkiye için Rahip Brunson olayı geliyor aklınıza geliyor ama asıl konu ABD’nin bu hamlesidir.
Yani paradır asıl konu.
Adamlar 300 milyar doları çekince piyasadan para miktarı azalınca Türkiye’de Dolar/TL 2018 yazının başında 5 liraydı, 5 liradan ağustosta 7 liranın üzerine çıktı.
Dolar/TL sonra 5,80’e indi hatırlayın.
Türkiye o zaman mahallenin en iyi top oynayan çocuğu havasındaydı.
Hava atıyordu Türkiye amiyane tabirle.
ABD piyasadan parayı çekmesine karşın doların fiyatının azalması yerine artması gerekirdi değil mi Türkiye’de?
Evet aynen öyle olması lazımdı.
Ne oldu?
Geriledi.
Olan şu; ABD 300 milyar dolar para çekince piyasadan, Türkiye 2018 yazında allak bullak oldu hatırlayın.
ABD daha fazla piyasadan dolar çekmesine karşın Türkiye o dakikadan sonra…
Türkiye 29 Ekim 1923’ten beri biriktirdiği bütün dolar rezervlerini piyasaya sattı.
Siyasete hiçbir zaman girmem...
Bugün ederi 18,5 lira olan bir şeyi 5,8 liradan satan tüccara ne denir?
En amiyane tabirle “basiretsiz tüccar” denir.
Yalnız bir problem var. Bugünkü değeri 18,5 lira değil ki?
Satılan rakam 120 milyar dolar civarında... Siyasete germeyeyim...
O nedenle o söylenen rakamı vermeyeyim. (128 milyar dolar).
Sen şimdi git bakalım 120 küsur milyar doları 18,5 liradan mı verecekler?
Bugün 10 milyar dolar almaya kalktığında bir hamlede piyasadan, 1 doların fiyatı 30 liraya çıkar.
Herhangi bir piyasadan 20 milyar dolar almaya kalktığında 1 doların fiyatı 50 liraya çıkar.
Aynı gün içinde 100 milyar dolarlık alım emri verirsen senin evine ziyarete gelirler…
Fiyat tanımsız bölgeye gelir.
Buna basiretsiz tüccarın karesinin karesi denir.
Bundan sonrası Türkiye ile alakalı değil.
ABD Merkez bankası piyasadan para çekmeyi sürdürürken o sırada Donald Trump ağlamaya başladı.
Niye?
“Seçimlere 1 yıl kaldı beni seçtirtmeyeceksiniz. Ne yapacak benim müteahhitim, esnafım. İş yapamayacaklar” dedi ve söylene söylene ABD Merkez Bankası’na Trump 3,7 trilyon dolardan 4 trilyon dolara çıkarttı bastırılan para miktarını.
Tam bu noktada Covit vurdu dünyayı. Herkes eve kapandı. Hizmet sektöründe ABD’deki herkes işsiz kaldı. ABD Merkez Bankası o zaman para basma işini her yıl artırdı ve 8,9 trilyon dolara kadar çıkardı para basma miktarını.
İnanılmaz para.
Bir yandan dünyada konteyner yok, tır yok. Tır olsa, şoför yok. Tedarik zinciri sıkıntıya girdi. Üretimde sıkıntılar var. Bunun üstüne, Rusya-Ukrayna savaşı, Çin-Tayvan gerginliği…
Bütün bunlar arzda sıkıntı olmuştu. Bir de ABD’de deli gibi para basınca millet bir yerine 3 ürün almaya başladı ve enflasyon çok arttı. ABD’de enflasyon yüzde 8,2’ye çıktı.
ABD Merkez Bankası faizi artıra artıra yüzde 3’lü rakamlara çıkardı. Faizin normal şartlarda enflasyonun üzerine çıkarılması lazım. Çünkü faiz üstü enflasyona reel faiz denir. ABD piyasadan para çekip faiz artırınca Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler allak bullak oluyor.
Örneğin ABD’de enflasyon yüzde 8,2.
Faiz kaç?
Yüzde 3. Reel faiz kaç? Eksi 5.
Bu ne demek biliyor musunuz?
ABD’deki vatandaşın parasının durduğu yerde eridiği anlamına gelir.
Adamın parası yılda yüzde 5 eriyecek.
Bu adam negatif faiz ortamında ne yapar?
Finansal okur yazarlığı varsa emtia, hisse senedi veya kripto paraya yatırım yapar.
Eğer finansal sistemi bilmiyorsa gidip mal alır. Tuvalet kağıdı, gofret, yani mal alır.
Demek ki Merkez Bankası’nın çok düşük olan eksi 5’lik reel faizi yukarı çekmesi lazım.
Bu arada Türkiye’deki reel faz kaç?
Resmi rakamlarla Türkiye’de enflasyon yüzde 83, gerçeği yüzde 180.
Türkiye’deki reel faiz eksi yüzde 160 civarında.
O yüzden herkes sürekli bir şey alıyor.
Adam sonra alamayacağını bildiği için alıyor. Tuvalet kağıdını nereye alacak.
Seneye 2,5 katına çıkacak. Et parası da artacak, tuvalet kağıdı parası da artacak.
ABD ne yapacak peki?
ABD faizi çok yükseltip enflasyonu yüzde 1 veya 2’ye mi indirecek?
Faiz artırmaya devam edecekler mi?
Evet.
Yapmaları gereken kadar yapacaklar mı?
Hayır.
Çünkü ABD korkacak.
Bu adamlar enflasyonu bir seviyede tutacaklar.
Ne zaman duracaklar?
6 ile 9 ay sonra bitirecekler.
Yapacağımızı yaptık enflasyonu indirebildiğimiz kadar indirdik deyip faiz artırmaktan cayacaklar.
Ne olacak borsaya?
Yukarı dönecek.
Hane halkı, şirketler, devletler...
Bu üç grupta kim enflasyonu sever?
Devletler sever sadece.
Hükümet demiyorum bak devlet diyorum.
Devletlerin halkı var.
Devlet için vatandaşın tek görevi vergi vermektir.
Devletler neden enflasyonu seviyor peki?
Enflasyon devletlerin borcunu silmeye yarayan silgidir.
ABD bir yıl yüzde 10 enflasyonla dursa, bir yıl içinde 30 trilyon dolar borcu 27 trilyon dolara iner.
Ama hükümetler enflasyonu istemez.
Hükümetler seçimle gelir.
Eğer enflasyon altında halk ezilirse seçilemezler.
O nedenle hükümetler enflasyonu sevmez.
O yüzden demokratik ülkelerin olduğu yerlerdeki enflasyon, otokrat ve diktatör ve hırsızların yönettiği devletlere göre çok daha düşüktür.
Rusya’da, Çin’de, Venezuela, Küba’da çok yüksek enflasyon vardır.
Niye?
Çünkü halk bir metadır.
Hükümetler iyi oldukları için değil, seçildikleri için…
(Yarın: Yozlaşmış insanları karizma olarak görmeyi bırakmak lazım...)