Hem dünya hem de ülkemiz kültüründe önemli bir yere sahiptir, atasözleri…
Atasözleri, biçimsel olarak konuşma dilinden farklıdırlar ve doğaları gereği metaforik veya mecazidirler.
Genellikle, bir toplumun sözlü geleneğinin bir parçası haline gelene kadar nesilden nesile aktarılan bu sözler, atalardan kalma bilgelikle dolu bir geleneğin gücünü günümüze taşırlar.
Böylece hayata, sağduyuya veya deneyime dayanan hikmetli ve mücevher değerinde sözler olarak yer alır, toplumsal hafızalarda…
Dolayısıyla, anlamlandırmakta güçlük çektiğimiz büyük konular bile küçük bir atasözüyle kolayca anlaşılabilir hale dönüşebilir.
Bu nedenle konuşmacılar, bilgi ve öğüt vermek, ahlakı öğretmek, tartışma yapmak, kişiler arası gerilimi azaltmak, anlamayı kolaylaştırmak, başkalarını teselli etmek ve ilham vermek için yaygın olarak atasözlerinden yararlanırlar…
Çünkü insanlar, bir konuyu daha doğru ve etkileyici biçimde ifade etmek için onu geçmişten gelen isimsiz bir otoritenin güçlü sesine devrederek ‘geleneğin gücünden’ yararlanmayı keşfetmişlerdir.
Gelenek ise gücünü ‘tarih tekerrürden ibarettir’ atasözünden almaktadır.
Diğer yandan, konuşarak ya da yazılı olarak aktarılmak istenen her hangi bir konunun daha güçlü olarak ifade edilmesine de önemli oranda katkılar sağlarlar, atasözleri…
Örneğin, insanlara kötülük yapmamaları gerektiği konusunda yapılan uzun bir konuşmanın sonunda ‘Ne ekersen onu biçersin’ atasözünün kullanılması ifadeyi oldukça güçlendirebilir.
Bu anlatım özelikleriyle atasözleri, okuma-yazma bilmeyenlerden en üst düzeyde eğtiim öğretim görmüşlere kadar bir mesajın anlaşılmasını kolaylaştırma gücüne sahiptirler…
Bu nedenledir ki; insanların geçmişte yaşadıkları olaylar ve tecrübelere dayalı olarak biriktirdikleri ve dile getirdikleri bu sözlü ifadeler, güçlerini ve değerlerini hala günümüzde korumaya devam etmektedir.
Edebi açıdan buraya kadar her şey çok güzel. Anacak, gelelim asıl konuya…
Yani, insanların atasözlerini hayata ve davranışlarına geçirme konusunda ne kadar başarılı olduklarına…
Soruyorum sizlere, çevrenizdeki insanların size yönelttikleri atasözleriyle ne kadar tutarlı ve uyumlu bir yaşamları var?
Bir kişinin atasözlerini nasıl kullanacağını ve ne zaman kullanacağını bilmesinin yanı sıra kullandığı atasözü ne yaşam tarzının da tanıklık etmesi gerekmez mi?
Bunları sorarken sizlere, elbette kendimle de yüzleşiyorum…
Çok fazla düşünmenize gerek yok…
Neyse ki; ruhları şad olsun atalarımız, ‘Ele verir talkını, kendisi yer salkımı’ sözüyle bu sorgulamayı da yapmışlar…
Bu kadar değerli atasözünün olduğu bir dünyada yaşananlara bakınca, ‘sözde değil de, özde insan olmak’ sözünü düşünmeden edemiyor, insan…
Affedersiniz… Yine bir atasözü kullanmak zorunda kaldım…