Hepimizin bildiği gibi pandeminin getirdikleri ile beraber birçok sektör farklı farklı zorluklar yaşadı. İş veren farklı problemlerle karşılaştı, çalışan bambaşka sorunlarla. Bununla beraber de yadsınamaz bir başka gerçeklik gün yüzüne çıktı; bu kaos ortamında yeni fırsatları görenler, farklı pozisyon alma kabiliyeti olanlar, risk alabilenler kendilerine yürüyecek yeni yollar inşa etmeyi başardılar. İşte bu noktada günümüzde yaşadığımız işsizliğin ne kadarının devletlerin yönetim şekli ya da toplumların sosyolojik yapısı gereği olduğunu iyi düşünmeliyiz. Bu iki unsuru ayrı tutarak aslında teknolojinin hayatımızın bir parçası olmasıyla her alanda tüketim alışkanlığı değişen insanın nerede, neye, neden, ne zaman ve nasıl ihtiyaç duyduğunu iyi anlayarak iş yapış şekillerimizi değiştirmemiz gerektiğini fark etmeliyiz. Bundan önceki yüz yıllarda değişim bu kadar hızlı olmadığı için dönüşüme insanın adaptasyonu daha kolaydı ve gerek kültürel gerek ekonomik gerek coğrafi farklılıklar açısından adapte olamayan toplumların farklılıkları da belirgin değildi. Artık doğru ya da yanlış olmaksızın bilgi çok hızlı değişmekte ve yer değiştirmekte. Bu sebeple de çoğunluk farklılıklardan ortaya çıkan bilgiye rahatça ulaşabiliyor. Peki bu durumun bize getirileri ya da bizden götürdükleri neler?
İşte tam da bu çerçevede sürdürülebilir bilgi yönetimi için temelde belki de ilk olarak ‘GİRİŞİMCİ’ etiketinin altında 4 farklı girişimcilik türü olduğunu bilmemiz gerekmektedir. Girişimci denildiğinde çoğumuzun aklına müteşebbis kişi, sermayedar, mikro ya da makro ölçüde yatırım yapan ve finansal risk alan kişi gelse de aslında bunun ticari girişimciliğin tanımı olduğunu bilmeliyiz. İşin açıkçası bu patronculuk kafasının yeni dünya düzeninde iş yapmayacağını düşünen bir ticaret insanı olarak ben iç girişimcilere, sosyal girişimcilere daha fazla önem vermekteyim. Ayrıca bu alanda başlı başına ele alınması gereken bir başka konuda ülkemizde artık örneğinin pek görülemediği kamu girişimciliği olduğunu düşünenlerdenim. Tüm bu başlıkların ayrım noktaları kadar kesişim noktası da çok önemli ve günümüzde bu kesişim noktasının girişimcilik nezdinde, bilgiyi süzerek ihtiyaç duyulan öze ulaşan kişilerin kendi kişisel başarılarını yaratabildiğini gözlemliyorum. Bilgi çağında doğru bilgiye ulaşıp bunu işlemek önemli bir yetenek olmuş durumda. İşte bu perspektifle müşteri-çalışan- işletmeci üçgeninde bizi başarıya götürecek olan bir başka önemli konu da jenerasyon farklılıkları.
Hem çalışanlarımız açısından hem de tüketici portföylerimiz açısından segmentasyonları oluştururken aslında jenerasyon farklılıklarının yöneticiler için büyük önem arz ettiğine inanıyorum. Bu alanda özellikle anlaşılır açıklamaları ile bilinen ve öncü kişi olan Evrim Kuran’ı takip etmenizi ve ilk kitabı olan ‘Telgraftan Tablete’ ile ikinci kitabı olan ‘Z Kuşağını Anlamak’ adlı eserlerini okumanızı öneriyorum.
‘‘Gençliğin bağlarını çözün, böylece gençlikle birlikte yaşamı da kurtarmış olacaksınız.
Nietzsche ’’
Nietzsche’nin de söylediği gibi gençler geleceğimiz. Bu yüzden de önce kendimizi çok iyi tanımalı ve onları anlayacak beceriyi kazanmalı, yargılarımızdan kurtulmalı ve işimizi yaparken yeni yönetim şekillerini oluşturabilmeliyiz. Şirketlerimizin içinde iç girişimciliğe önem vermeli, inovasyonu şirket kültürümüze uygun olacak şekilde iç yapımıza adapte etmeli, ihtiyaç ve gereklilikler hiyerarşisine göre risk almak gerekiyorsa risk almalıyız.
Biz yöneticilere bu görevler düşerken bununla beraber gençlere de sabırlı olmak, sebat etmek ve bol bol tecrübe edinmek düştüğünü öğütlemek istiyorum. Bilgiyi bulup çıkarmanın ve bu doğrultuda değer odaklı çalışmanın önemini kavramak, armut piş azıma düş olmadığını bilmek, tükenmek için daha çok erken olduğunu görmek, umudunu da hiçbir zaman kaybetmemek gençler için tutunulacak dallardan olmalı. Sektörler ve iş yapış şekilleri değiştiği gibi iş yaşamı da hızla değişiyor. Tüketicilerin alışveriş alışkanlıkları hızla nasıl değişiyorsa, çalışanların da iş yapış şekilleri değişiyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki bir buçuk yıllık bu pandemi dönemi bu süreci 5,3 yıl hızlandırmış durumda. Hayat her gün hepimiz için yeni fırsatlar doğuruyor. Yeni dünya düzeninde de fırsatlardan bol başka bir şey yok. Önemli olan ömür boyu öğrenme disiplininde olmak ve emek vermekten, çaba göstermekten son nefesimize kadar vazgeçmemek.
Hem şehrimiz hem de ülkemiz için bu vizyonla hep beraber daha iyilerine ulaşabiliriz ve ulaşacağız diye düşünüyorum. Bu sebeple de özellikle iş arayanlara önerim kendi güçlü yönlerini çok iyi analiz etsinler ve kariyerlerini ilk olarak bunun üzerine konumlandırsınlar. Zayıf yönlerini de aynı şekilde farkında olarak geliştirmek için sürekli çaba göstersinler. Ben bir işletmeci ve iş veren olarak işimi daha iyiye taşımak için hem kendim hem şirketim için sürekli çuvaldız elimde dolaşıyorum.
Aynı zamanda lütfen bir işe çalışan olarak kabul olmak için sermayedarın aldığı risklere oranla siz ona ne değer sunabileceğinizi iş görüşmelerinizde iyi dile getirin. Doğru bir şekilde kendinizi ifade edebilir olun. Karşınızdaki insanın hangi eksiğini tamamladığınızı ya da tamamlayabileceğinizi iyi anlatın ve kişiyi ikna edin. İşte o zaman o işe kabul alabilirsiniz. Ya da bir ticari girişimci olarak, bir satış personeli olarak müşteriniz için ona ne değer sunduğunuz, hangi eksiğini karşıladığınız çok önemlidir. Ürün ya da hizmetinizi anlatırken müşteriye sunduklarınıza onun ihtiyacı var mı, daha önce aynı ihtiyacı karşılama vaadi olan rakiplerinize göre siz nasıl bir avantaj ile müşterinizin karşısındasınız? İşte bu unsurları göz önünde bulundurduğunuzda iş yaptığınız sektörü etkileyen kriz unsurları kadar siz kendinizde de işlerin iyi gitmemesinde pay sahibi olabilir misiniz? Ürün ya da hizmet kaliteniz, müşteri iletişiminiz, satış sonrası desteğiniz ve daha birçok unsur için işletmenizde ne gibi iyileştirmeler yapmalısınız dersiniz? Hadi şimdi bir daha düşünün bu içinde yaşadığımız dönemdeki ana sorun işsizlik mi yoksa girişimsizlik mi?
Uzun bir tatil sonrası temmuz ayını kapatırken, tüm bu anlattığım konu başlıkları çerçevesinde ağustos ayında işlerinizin yolunda gitmesini, bolluk ve bereket enerjisi ile büyüyerek artmasını dilerim.