Ak Parti Eskişehir Milletvekili, Eski Milli Eğitim Bakanı, Eski Kültür ve Turizm Bakanı, İletişim Profesörü ve tanıdığım ender entelektüel isimlerden birisi olan Nabi Avcı’yı bazen anlayamadığımı, verdiği mesajları çözemediğimi düşünmeye başladım.
Veya Avcı’nın siyasi gönderi ya da açıklama yapmak adına bu kadar hatalı söylemleri olabileceğini kabullenmek istemiyor da olabilirim.
Nabi Avcı şehrin gündeminde uzun süredir unutulmuş, kabullenilmiş, nicedir iktidar temsilcilerine sorulmayan bir konuyu yani Eskişehir Uçak Seferleri konusunu kendi kendine sordu ve cevapladı. Lakin verdiği cevap benim bir hayli garibime gitti.
Avcı, ESO, ETO ve Üniversitelere seslendi, şayet 65 kişilik yolcu garantisini verirlerse THY ile görüşürüz dedi.
Yukarıda belirttiğim gibi ya Nabi Avcı başka bir mesaj verdi ve ben anlamadım, ya da o kadar ondan beklenmeyen bir cevap verdi ki, bir iletişim dehasına bu cevabı yakıştıramadım.
Ne var ki bu cevapta, ben gayet mantıklı buldum sen niye şaşırdın? Diye soranlar olabilir.
Hemen açıklayım.
Bu cevabı herhangi biri, turizm sektöründe faaliyet gösteren bir şirket temsilcisi, ufak çaplı bir bürokrat, sorun çözmek isteyen bir Saadet partili verebilir. Gayet normal karşılarım.
Ama İktidarın en etkili isimlerinden birisi, şehrin sorumluluğunu taşıyan bir vekil ve 2 ayrı bakanlık yapmış Nabi Avcı verince normal karşılayamam.
Çünkü zaten 65 kişilik bir garantör oluşursa THY ile uçak seferlerinin başlaması için konuşmaya gerek bile kalmaz.
Çünkü ESO, ETO ve 3 Üniversite bu işi garanti ederse THY’ye bile gerek kalmadan kendi uçağını alıp bu işi kotarabilirler.
Çünkü bizim seferler yok dediğimiz Havalimanımız bile Zafer Havalimanı’ndan daha çok çalışıyor.
Çünkü yolcu garantisini THY’ye o şehirdeki odalar, üniversiteler değil genelde İktidar veriyor. Köprülerde, otoyollardaki geçiş garantisi gibi Kütahya ve Afyonkarahisar’a verildiği gibi.
Çünkü biz THY kar etme amacını bir kere de Eskişehir için gütmesin, hemen yanımızda Zafer Havalimanı’nda olduğu gibi zarar etmesine rağmen uçuşları sürdürebilen bir güç, bir istiyoruz.
Demem o ki Eskişehir havacılığın en önemli noktalarından biriyken, bu şehirden yolcu garantisi beklemek siyasi gücün zayıflığı, etkisizliğidir ve bunu bu şehre yönetenlere yakıştırmıyorum.
Bir başka önemli husus ise uçak seferleri denince akla ilk gelen seçeneğin İstanbul, Ankara olması ve YHT zaten var, uçuşa gerek yok düşüncesi.
Daha önce denedik ama uçaklar dolmadı şeklindeki savunmanın eksikliği.
Zira o dönem tüm eleştirilere rağmen uçuşların saati, Sabiha Gökçen’e indiği için bir esprisinin olmaması, dönüş saatinin uygunsuzluğu gibi etkenler hep göz ardı edildi.
Eskişehir Hasan Polatkan Havalimanı’na servis imkânı bile sağlanmadı ve hava koşulları nedeniyle pek çok rötar, farklı yere iniş, transfer sıkıntısı gibi sorunlar Sümen altı edildi.
Doğru gün ve saat ve dönüş planlaması, doğru havalimanına iniş ve servis imkanları hiç dikkate alınmadı.
Kaldı ki Eskişehir’den İzmir, Trabzon, Diyarbakır, Gaziantep ve yaz döneminde Antalya seçenekleri çok rağbet görecek olmasına rağmen pek bir gündemde olmadı.
Sanki potansiyel Zafer Havalimanı’na kaysın diye özellikle işler zorlaştırıldı ve seferler sınırlı tutularak, iptal edildi diye düşündüren bir sürece şahit olduk.
Sonuçta insanlar Kütahya’dan değil gitti Esenboğa ve Sabiha Gökçen’den uçtular ve planlar tutmadı. Çünkü Zafer Havalimanı ciddi zarar etmeye devam ediyor ve garanti anlaşması gereği bu bedeli devlet ödüyor.
Buna rağmen biz 65 kişi garantisi verecek ve bundan sonra uçuşlar başlayacaksa Nabi Hocam sizin bir şey yapmanıza gerek yok. O yolcu garantisi olunca bu işi Sabahattin Tetik’te rahatça çözebilir.
Ha bu söylemlerde başta da belirttiğim gibi başka bir mesaj varsa orasını bilemem ama duyduklarım beni gerçekten derin derin düşündürdü. Ak Parti İl Başkanı Zihni Çalışkan’ın “Ordumuzun Yanındayız” mesajından pek farkı kalmadı.