Hüseyin Akçar yazdı...
Vefatın olduğu yerde her şey durgunlaşıyor. Vefat sonrasında oluşan acının, dostlarla paylaşılması ötesinde akla bir şey gelmiyor.
Bu yazıyı annemin vefatı sonrasında kaleme almak benim için çok zordu. Ama yazmak istedim. Cümleleri oluştururken hüzün, vefa ve dayanışma ruhlarının geçtiğimiz iki hafta içerisinde nasıl iç içe geçtiğine bir kez daha şahit oldum. Unutulmaz 2 hafta…
Annemin vefatı sonrasında vefanın, dayanışmanın, dostluğun aslında bir telefonun ne denli önemli olduğunun farkına vardım. İşte o zaman, yüreğinde yanan ateşin bir nebze de olsa hafiflediğini hissettim.
Bu yanan ateşin hafiflemesinde;
-Değerli eşimin ve ailemin,
-Gecenin üçünde Burdur’da kapımı çalıp, bir ihtiyacın var mı diye soran Sivrihisar Belediye Başkanım Habil Dökmeci’nin,
-Elinde böreğiyle taziyeye gelen Büyükşehir Belediye Başkanım Ayşe Ünlüce’nin,
-Annemin yoğun bakıma kaldırıldığı andan itibaren telefonlarıyla ve destekleriyle bizim yanımızda olan Milletvekilim İbrahim Arslan’ın
-Telefonun diğer ucundaki Odunpazarı Belediye Başkanım Kazım Kurt’un,
-Telefonlarıyla ve ziyaretleriyle benim yanımda olan Milletvekillerim Jale Nur Süllü’nün ve Utku Çakırözer’in
-Her daim yanımda olup, yapmamız gereken ne varsa yapalım diyen ESKİ Genel Müdürüm Oğuzhan Özen’in,
-Annemin yoğun bakıma alındığı andan itibaren destekleriyle ve mesajlarıyla yanımda olan Baro Başkanım Barış Günaydın’ın ve değerli baro yönetim kurulu üyelerinin,
-Gerek fiziken gerekse de telefonlarıyla yanımda olan Alpu, Mahmudiye, Çifteler, Mihallıçık ve Seyitgazi Belediye Başkanlarımın,
-Büyükşehir Belediyemizin değerli bürokratlarının, belediye meclis üyelerinin,
-Süreç içerisinde yaşadığımız her çaresizlikte bir telefon kadar yakın olan Prof. Dr. Birgül Yelken’in
-Beni hiç yalnız bırakmayan ve ikinci ailem olan Sui Generis’li dostlarımın, arkadaşlarımın,
- Büromdaki değerli çalışma arkadaşlarımın,
-Eskişehir Toplum ve Sanat Derneği’nin ve Yunus Emre Rotary Kulubü’nün değerli üyelerinin,
-Gerek telefonla gerekse bizzat yanımıza gelerek acımızı paylaşan değerli meslektaşlarımın,
-Şehir dışından kalkıp gelen bütün dostlarımın,
-Mensubu olmaktan her zaman gurur duyduğum CHP’nin değerli İl Başkanının ve İlçe Başkanlarının, yöneticilerinin, üyelerinin,
-Yıllardır beraber mücadele ettiğim Sivil Toplum Kuruluşlarının, platformların değerli başkanlarının ve üyelerinin,
-Aynı siyasi düzlemde olmadığımız, farklı partilerin yöneticilerinin, üyelerinin,
-Cenazeye katılan, taziyeye gelen, telefon, mesaj, sosyal medya yoluyla
başsağlığı dileyen, acımızı paylaşan bütün dostlarımızın,
çok büyük katkısı var.
Hayat devam etmek zorunda.
Böylesine günlerde dayanışmanın önemini bizlere gösteren, acımızı paylaşan herkese teşekkürlerimi sunuyorum.
Ölümün; küslüğü ve kini sonlandırdığını düşünürdüm. Öyle de olması beklenirdi. Aslında çoğu kişi için de böyle oldu. Sudan sebeplerle veya anlamsız tartışmalarla kırıldığımız insanlarla kucaklaştık. Onların desteği gerçekten beni güçlü kıldı. Ayakta durmamda yardımcı oldu.
Bu süreçte bir telefon veya bir mesaj beklenenler de oldu. Beraber geçirdiğin zamanın hatrına sesini duymak istediklerin oldu. Ölümde bile küslüğü düşünenlerin, zihinlerinde ne olduğunu anlamak bile güç.
Bir zamanlar yaşanılan şeylerin, emeğin, birlikteliğin bile değersiz olduğunu, kinin – düşmanlığın bazı insanlar için rehber olduğunu görmüş olduk.
Sözün özü;
“Ankaralı Turgut” kadar değerimizin olmadığını gördük.