Hüseyin Akçar yazdı...

Yenidoğan Bebek Çetesi olayı, toplumda büyük bir infial yaratmış ve gündemin merkezine oturmuştu. Masum bebeklerin hayatlarının riske atıldığı, ailelerin ve kamu vicdanının derinden sarsıldığı bu olay, medya ve kamuoyu tarafından yoğun bir şekilde tartışılıyordu. Ancak, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik yaptığı açıklamalar, gündemi bir anda değiştirdi ve bu önemli olayın üzerinin örtülmesine neden oldu.

Bahçeli’nin çıkışları, Türkiye’nin siyasi arenasında ciddi yankı buldu ve tüm dikkatleri üzerine çekti. Bunun sonucunda, Yenidoğan Bebek Çetesi olayı gibi toplumun hassasiyetle takip ettiği bir mesele ikinci plana itildi. Olayın vahameti, medya ve siyaset sahnesinde geri planda kaldı ve adaletin sağlanması yönündeki beklentiler zayıfladı. Çete üyelerinin eylemlerinin sonuçları ve hesap verebilirliği, bir anlamda Bahçeli’nin çıkışı sonrasında gündem dışına itilmiş oldu.
Oysa bu olay, yalnızca adli bir soruşturmanın değil, toplumsal bilincin de takip etmesi gereken bir meseleydi. Fakat gündem kayması, olaya yönelik adalet beklentisini ve kamuoyu baskısını azalttı. Şu aşamada geri planda ne olup bitiyor. Ruhsatları iptal edilen hastanelerin akıbeti ne olacak? Geride birden fazla sorunun cevabı hala bekleniyor. 
Bu durum, toplumda derin bir hayal kırıklığı ve güvensizlik yarattı. Adaletin siyasi tartışmaların gölgesinde kalması, mağdur aileler için büyük bir yıkım anlamına geliyor. Toplum, adalet mekanizmasının hızlı ve etkili bir şekilde işlemesini talep ediyor. Yenidoğan Bebek Çetesi’nin akıbetinin belirsiz kalması, mağdur ailelerin acılarını daha da derinleştirirken, kamu vicdanında adalet duygusunu da zedeliyor. Yargı sürecinin sürüncemede kalması veya olayın gündemden düşmesi, toplumda adalet sistemine yönelik güvensizliği artırabilir ve bu da çok daha büyük sorunlara yol açabilir.

Bu nedenle, yargı organlarının böylesine kan donduran bir olayı ivedilikle ele alması ve sonuçlandırması hayati önem taşıyor. Halk, suçluların bir an önce hak ettikleri cezayı almasını, mağdurların ise adaletin sağlanmasıyla bir nebze de olsa huzura kavuşmasını istiyor. Adaletin hızlı bir şekilde tecelli etmesi, sadece mağdurların değil, tüm toplumun adalet duygusunun yeniden tesisi için de bir gerekliliktir. 
Yenidoğan Bebek Çetesi gibi toplumun vicdanını sarsan olaylar, gündem değişikliklerine kurban edilmemeli ve sorumluların adil bir şekilde yargılanması sağlanmalıdır. Aksi halde, adaletin yerini bulmadığı her bir olay, toplumsal güveni zedeler ve hukuk devletine olan inancı sarsar. Siyasi tartışmalar bir yana, çocukların ve ailelerin haklarının korunması her zaman öncelikli olmalıdır.
Yenidoğan Bebek Çetesi’nin akıbeti, yargının bu sınavı başarıyla verip veremeyeceğini gösterecek ve adaletin yerini bulması, toplumun geleceğe güvenle bakabilmesi açısından kritik bir eşik olacaktır.