Hüseyin Akçar yazdı...
İktidar, Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığından öylesine çekiniyor ki; bunun için elinden geleni ardına koymuyor.
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanmasının ardından iktidarın kazdığı tünel, Saraçhane’ye çıkmak üzere..
Bunun son tezahürü “DİPLOMA” sorunsalı…
Ekrem İmamoğlu’nun itibarsızlaştırılmasının son durağı gündeme gelen Girne Amerikan Üniversitesi’nden (GAÜ) İstanbul Üniversitesi’ne yaptığı yatay geçişin usulsüz olduğu ve diplomasının geçersiz olduğu yönündedir.
Şimdi bu durumu ceza hukuku ve idare hukuku boyutuyla incelemekte fayda var..
· Cezai boyutu, eylemin RESMİ EVRAKTA SAHTECİLİK SUÇUNU oluşturup oluşturmadığıdır. Şöyle ki;
Eğer diploma usulsüz veya gerçek dışı bilgiler içeren belgeler kullanılarak elde edilmişse, bu durum Türk Ceza Kanunu’nun 204. maddesine göre “resmi belgede sahtecilik” suçunu oluşturabilir. Bu suçun cezası 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır.
Fakat İmamoğlu’nun diploma tarihinin 1994 yılında verildiği dikkate alındığında o dönem yürürlükte bulunan 765 Sayılı TCK’na göre zamanaşımı, suçun üst sınırı 8 yıl olduğundan dolayı 10 yıldır. Yani o dönem yürürlükte bulunan ceza kanununa göre zamanaşımı durumuna baktığımızda çoktan sürenin dolduğunu söylememiz gerekecektir. Bugün yürürlükte bulunan ceza kanunumuza göre zamanaşımı süresi 8 yıl olduğundan söz konusu diplomanın sahteliği iddiası da çoktan zamanaşımına uğramış durumdadır. Oluşan durumun kamuya yönelik olarak yapıldığı iddiası değerlendirilip suçun cinsinde bir değişiklik olsa bile 15 yıl olan zamanaşımı süresi olayımız açısından çoktan dolmuş durumdadır.
İmamoğlu’nun diploma sorunsalının cezai soruşturması yukarıda bahsetmiş olduğumuz durumlar dikkate alındığında takipsizlikle sonuçlandırılması muhtemel.. Ancak soruşturma kapsamının içeriğinde neler var onu tam bilmiyoruz. Genel hatlarıyla söz konusu soruşturmanın kovuşturmaya dönmemesi gerekmektedir.
· Gelelim idare hukuku boyutuna;
Diploma, idare hukukuna göre birel idari işlem niteliği taşır. Bu işlemin hukuka aykırı olduğunun tespit edilmesi halinde, ilgili üniversite işlemi geri alabilir yani diplomayı iptal edebilir.
Geri alma işlemi, diplomanın baştan itibaren geçersiz olması anlamına gelir ve idare hukuku yönünden “iptal edilen işlem hiç yapılmamış sayılır” hükmü geçerlidir.
Hukuka aykırı ve hak doğurucu idari işlemlerin geri alınmasında idarenin sınırsız bir yetkiye sahip olmadığı, idari işlemin ancak belli bir süre içinde geri alınabileceği kabul edilmektedir. Ancak, sahtecilik veya açık usulsüzlük durumunda süre kavramı tartışmalı hale gelmektedir. Bu durumda idare, işlemi süresiz olarak geri alabilir. Bu durumda idarenin yapmış olduğu bir açık hata söz konusu ise o zaman zamanaşımı - süre kavramı dikkate alınmaksızın idari işlemin geri alınması her zaman söz konusu olabilir.
Bu durumda İmamoğlu’nun yatay geçişinin denklik olmaması sebebiyle gerçekleşmemesi gerekirken; yapılmış olması durumu açık hata şeklinde değerlendirilecek olursa o zaman idari işlem geri alınabilir.
Ancak; yatay geçişin usulüne uygun bir şekilde tamamlandığına kanaat getiren İstanbul Üniversitesi yönetimi, denklik soruşturmasını da o döneme dair yine usulüne uygun bir şekilde yapmıştır. İdarenin güvenilirliği ve devamlılığı durumu dikkate alındığında söz konusu bu durumun, idareye güven ilkesi kapsamında geçirilen süreye de bakılarak İmamoğlu’nun kazanılmış hakkını ortaya çıkaracağı kanaatindeyim.
Ancak bu kadar süre geçmesine rağmen, yatay geçişin usulüne uygun olmadığının iddia edilmesi ve YÖK’ün buna dair rapor yayınlaması, Ekrem İmamoğlu’nun CB adaylığının iktidar cephesi saflarında ne denli korkutucu olduğunu göstermektedir.
Sözün özü; Cumhurbaşkanı Erdoğan, yenilmekten korkmaktadır.