Siyasi yaşamına sessiz sedasız başlayan HATİPOĞLU, AKP’nin Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmadan önceki süreçte kendi tanınırlığını artırmak maksadıyla Yılmaz Büyükerşen üzerinden prim yapmayı kendine görev edinmişti.
O zaman için yaptıklarının karşılığını anlamak pek mümkün değildi. Çünkü sade bir milletvekili olarak Yılmaz Hocaya yükleniyordu. Aslında deyim yerindeyse kendini aday yapmaya çalıştırıyordu. Tanınırlığı sağladı. Sonunda aday oldu.
Aday olduktan sonraki sürece dikkatle bakmak lazım. Ilıman bir havada seçim kampanyasını sürdüreceğini belirten HATİPOĞLU, hatta CHP’nin adayı Ayşe Ünlüce ile fotoğrafını koyarak sözde nezaket göstergesinde bile bulunmuştu.
Ne olduysa Ayşe Ünlüce’nin sahadaki hakimiyeti artıp, seçmenin Ünlüce’ye teveccühü arttıkça HATİPOĞLU’nun şakülü kaymaya başladı. Yavaş yavaş agresifleşmeye ve en sonunda da yalan yanlış konuşmalar yapmaya başladı. Elindeki bilgilerin doğruluğunu bile kontrol etmeden insanların özel hayatlarını siyasete alet etmeye kalkıştı. Birazcık seçmende sempatik bir tavrı varsa bile agresif ve saldırgan tutumu baş gösterdi.
İnsanların söylemine göre asıl gerçek yüzünün bu olduğu.
Normal yaşantısında daha fazla agresif ve aşağılayıcı tutumlarının olduğu yakınlarının söylemleri arasında..
Ama Ayşe Ünlüce’ye karşı bu denli agresif olmasını anlamak mümkün değil.
Neden Melih Aydın’a değil?
Neden Oğuz Beki’ye karşı değil de ; Ayşe Ünlüce’ye karşı agresif, saldırgan tutumları sergiler oldu?
Cevap çok açık..
Gerek AKP’nın yaptırdığı, gerekse de dışarıdan gelen anketlerde HATİPOĞLU, ÜNLÜCE’nin gerisinde seyrediyor. Hem de öyle 2-3 puan değil; 6-7 puan şeklinde bir fark anketlerin sonucunda ortaya çıkmış durumda.
Ben bunu nereden biliyorum?
AKP’lilerin kendi söylemlerinden.
Onlar da HATİPOĞLU’nun saldırgan tutumunun partiye ve kendisine çok zarar verdiğini görüyor. Kendisini uyarıyor. Ancak dikkate alınmadıklarını görüyorlar.
Başka illerde yalan yanlış - sert propaganda yapmak belki seçmeni etkileyebilir. Ancak Eskişehir’de bu durum terse dönüyor. Samimiyetsiz bir durum oluşturuyor.
HATİPOĞLU, kısır bir döngü içerisine girmiş durumda. Sinirleniyor, bağırıyor, konuşuyor.
Ve kendisini bitiriyor.
HATİPOĞLU’nun Odunpazarı Adayı Özkan Alp; GÖNÜLLER YAPMAYA GELDİM diyor;
ANCAK HATİPOĞLU GÖNÜLLERİ DAĞITMAKLA MEŞGUL.