Türkiye’de iş gücüne katılan çalışanların yaklaşık yüzde 40’ını asgari ücretliler oluşturuyor.
Asgari ücretle çalışanların sayısı en son Faruk Çelik’in Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olduğu 2014 yılında bir soru önergesine verilen yanıtla açıklanmış.
Daha sonra adeta devlet sırrı olmuş.
Resmi veri olmamakla birlikte Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Dairesi'nin (DİSK-AR) 2019 yılında yayınladığı rapora göre, Türkiye'de yaklaşık 10 milyon kişi asgari ücret civarında bir ücretle çalışıyor.
TÜİK verilerine göre, ortalama istihdam verileri ise 26 milyon kişi civarında.
Yani asgari ücretle çalışan, her yıl zam oranı açıklanan ocak ayını sabırsızlıkla bekleyen milyonlarca kişiden bahsediyoruz…
Kasım, aralık şurada neredeyse iki ay kaldı asgari ücretin belli olmasına.
Asgari ücrete yapılacak zam tabii ki ilgili kesimleri meraklandırıyor.
Asgari ücret görüşmeleri aralıkta başlayacak ve ocak ayı başında açıklanınca milyonlarca kişinin merakı giderilecek.
Geçen yılki zamdan yola çıkarak biraz hesap yapalım. 2019 enflasyonu yüzde 11,84 iken, asgari ücret net yüzde 15,03 oranında artırıldı. Yani brüt 2 bin 943 lira, net 2 bin 324 lira 70 kuruş olarak açıklandı asgari ücret.
Yıllık enflasyon eylül ayı itibarıyla yüzde 11,77.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı Yeni Ekonomik Program’a göre bu yılsonu enflasyon hedefi yüzde 10,5.
Diyelim ki hedef 0,5 oranında saptı ve yılsonunda enflasyon yüzde 11 oldu.
Ve yine olumlu düşüncelerle asgari ücrete geçen yıl olduğu gibi yüzde 15 zam yapıldı diyelim...
Ne olur asgari ücret?
Net 2 bin 670 lira olur. Hadi vergilerden falan düzleyelim 2 bin 700 lira…
375 lira zam gelsin yani.
Bu zam asgari ücretlinin kayıplarını telafi eder mi?
Etmez tabii ki.
Çünkü asgari ücretli daha yılın başında, gıdadan enerjiye her kalem ürün ve hizmetteki artışlarla aldığı zammın üzerine bir bardak soğuk su içti.
Bir de asgari ücretin dolar ve altın karşısındaki durumuna bakalım…
Bakalım ki satın alma gücü neymiş, ne olmuş.
Gerçi Bakan Albayrak için döviz kurunun yükselmesi pek önemli değil ama…
Döviz kurundaki artışla iğneden ipliğe her mala zam geldiğini neredeyse ilkokul çağındaki çocuklar biliyor.
Neyse.
Satın alma gücü önemli kuşkusuz.
2 bin 324 lira asgari ücret alan bir kişi bu yıl 15 Ocak’ta 5,90 liradan 393 dolar, 482 liradan da 4,8 çeyrek altın sahibi olabiliyordu.
Şimdi kaç dolar, kaç çeyrek altın alabiliyor derseniz?
Asgari ücretli 27 Ekim 2020 tarihinde yani bugün 290 dolar, çeyrek altın olarak da 800 liradan 2,9 kadar alabiliyor.
Altında gram hesabı da yapabiliriz.
Bu yıl 15 Ocak’ta gramı 294 liradan 7,9 gram alabilen asgari ücretli bugün 490 liradan ancak 4,7 gram alabiliyor.
Nereden nereye…
Asgari ücreti, zamlanan ekmek, simit hatta çay fiyatlarıyla da hesaplayıp satın alma gücündeki erimeyi anlatabilirim ama devlet büyüklerimize yanlış olur diye girmedim o hesaba…
Malum tüm bunlar yaşanırken, yani millet olarak fakirleşirken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli askıda ekmek kampanyası başlatmış, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ise “keyif çayı” dağıtıyordu…
Hasılı, asgari ücretin satın alma gücü uçtu uçtu kuş oldu!
Bilmem anlatabildim mi?