Cihan Yıldırım yazdı...

Avrupa Kenti Eskişehir… Sanırım 15 yıl önce yapılmış bir benzetme… Niçin böyle bir benzetmeye ihtiyaç duyuldu, bilmiyorum.
Eskişehir için Cumhuriyet Kenti denebilir… Demokrasi Kenti denebilir… Futbol Kenti, Öğrenci Kenti, Sanayi Kenti, Havacılık Kenti, Termal Kenti, Demiryolu Kenti de denebilir… Öne çıkan başka özelliklerimiz de var.
Eskişehir için Yılmaz Büyükerşen’in Kenti desek pek itiraz eden olmaz sanırım…


Avrupa Kenti yakıştırması hizmetler açısından değil insani açıdan denildi. Trafikten altyapıya pek çok alanda sorunu olan bir kent Avrupa Kenti olabilir mi?
Porsuk’ta gondollar…
Şık bir tramvay… Parklar, müzeler…
Lastik tekerlekli araç trafiğine kapalı caddeler…
Kültür sanat faaliyetleri…


Eskişehir’i Avrupa Kenti yaptı!
Bu benzetmeyle kimsenin kendini ‘yabancı’ hissetmediği, herkesin ‘rahat ve kendi’ olduğu bir şehir kast ediliyorsa… Eskişehir, Göç Şehri… Kırım, Kafkaslar ve Balkanlar’dan gelenler Avrupa Kenti Eskişehir’in temellerini attı.
Avrupa Kenti ile ilgili tartışmalar sürüyor…
Kim haklı, kim haksız şimdilik bi tarafa bırakalım…


Avrupa Kenti dedik dedik belki kenti tam olarak Avrupai bir kent yapamadık ama Avrupai bir başkanımız oldu.
Yaklaşık 100 gün önce Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ayşe Ünlüce, alıştığımız ‘belediye başkanı’ profili dışında hareket ediyor. Bir kere ‘siyasi’ değil! Hayata öyle bakmıyor…


Nefreti, öfkesi, sevgisi tam bir Avrupalı gibi… Yani hepsi ölçülü…
“Ayşe Ünlüce’yi dövmeyi gidiyoruz” dense 100 kişi bulunamaz!
“Ayşe Ünlüce’yi dövüyorlarmış, yardıma gidelim” dense yine 100 kişi bulunamaz!
Öyle de bi tek başınalık…


Kendisinden nefret eden de yok, kendisini tutkuyla seven de… Tüm ilişkiler ‘saygı’ çerçevesine oturmuş gibi görünüyor…
Ünlüce kısa denebilecek zaman diliminde “Beni övme kardeşim, işini yap” dedi.
Genel Başkanıyla ve personeliyle aynı tonda konuşan bir belediye başkanı…


Ne seçim dönemi ne sonrasında ateşli bir cümlesi yok! Kitlesinin içini soğutacak bir çıkışı olmadı, olmayacak gibi de görünüyor. Sosyal medya fenomeni olma çabası da yok. İstese olabilir aslında ama orada da ölçüyü elden bırakmıyor.
Kanuna, yönetmeliğe, genelgeye virgülüne kadar hakim! Hakim olmak yetmiyor bi de tam olarak uyguluyor.
Mesai… O da Avrupai… Bazı çalışanlar “Böyle gitmez” demeye başladı…


Rakiplerle ilişkiler… Bu alanda hepten Avrupai… Kimin ne dediğiyle değil doğrudan işle ilgileniyor. Sıfır kompleks…
Parti içi ilişkiler… Avrupa’dan bile Avrupai… Sınır çizme ustası…
Liste böyle uzayıp gidiyor…


Ayşe Ünlüce’nin alışık olmadığımız bir tarzı var... Kimseyi rahatsız etmeyen ama kimseden de takdir görmeyen bir tarz… Gerçi takdir meselesi beş yılın sonunda önümüze sandık konulunca belli olacak ama…
Bugünden bi şey söylemek gerekirse Ünlüce tarzının bu topraklarda tutmayacağını iddia ediyorum. Umarım yanılırım…