Yemek yiyen insan kendini mutlu hisseder. Her yerde bulunmayan özel bir yemekse daha mutlu olur. Anlatır, paylaşır, tavsiye eder… Yeme içme sektörünün turizme katkısı tartışılmaz.
Eskişehir’de turizmi büyütmeye çalışıyoruz. Eskişehir turizmi gastronomi ile büyüyecek.
Tarihi dokusu ve pek çok medeniyete ev sahipliği yapan Eskişehir, eski çağlardan günümüze kadar Türkiye’nin buğday ambarı olmuş, tarım ve hayvancılıkla İç Anadolu’nun lokomotifi olmuştur.
Eskişehir aynı zamanda bir göç kentidir.
Kafkas, Kırım Balkan, Çerkez ,Tatar, Manav, Türkmen ve Yörük mutfağından örneklerin görüldüğü bir yemek kültürü vardır.
Dolayısıyla İç Anadolu’nun tam ortasında bulunan şehrimizin mutfağında hamur işleri ve etli yemekler ve sebze yemekleri aslında büyük yere sahiptir.
Eskişehir her ne kadar adı sadece ünlü olan Met Helvası, Nuga Helvası, Haşhaşlı Çörek, Çibörek, Balaban Kebap, Eskişehir Simidi, Haşhaşlı, Cevizli Ekmek ve Haşhaşlı Bükme ile sınırlı kalsa da zengin mutfak kültürüne sahiptir.
Anadolu Üniversitesi’nde Eskişehir’deki yemek kültürü ve unutulmaya yüz tutmuş yöresel yemekler ile ciddi arşiv çalışmaları mevcut… 2 bin 500 çeşidi aşkın yemek türü ile dünyanın en zengin üç mutfağından birisiyiz fakat bugün geldiğimiz noktada fastfood kültürüne yenik düşmüş bulunmaktayız.
Eskişehir çibörek ve balabandan ibaret değildir.
Eskişehir’in meşhur yemeklerini sıralamak gerekirse; Kuzu Sorpa, Ciğer Sarma, Kelem Dolması, Bıt Bıt Çorbası, Abısta, Bozan Kavurma, Zıralı Köfte, Düğü Köftesi, Dutmaç (tutmaç) Çorbası, Çılbır, Çullu Köfte, Haşhaşlı Dolama,  Ağzı Açık, Kıygaşa, Abısta, Göbete, Acı Gıcı, Yufkalı Büryan, Ebegümeci, Madımak, Mantar, Kuzu Kulağı…
Devam ediyoruz…
Dızmana, Su Böreği, Katmer, Muska Baklava, Bamya Çorbası, Arabaşı, Kapama, Ebeler Dolması, Höşmerim, Güveç, Mıhlama, Un Helvası, Kıkırdak Pidesi, Etli Yaprak Sarması ve Göce Dolması, Toyga Çorbası gibi yüzlerce yemek çeşidi bulunmakta.
Yemek kültürümüzü yeniden canlandırabilirsek turizme ciddi bir katkı sağlamış olacağız.