Eskişehir, son yıllarda hatırı sayılır miktarda ziyaretçi ağırlıyor. Yıllar önce ‘imkansız’ görünen turistler, bugün şehrin her yerinde!
Parklarda, Köprübaşı’da, gondolda, çibörekçilerde, helvacı kuyruğunda… Geçen gün Devrim Otomobili Müzesi önünde beş otobüs saydım! Bazı günlerde Odunpazarı’nın tarihi bölgesinde neredeyse yürümekte zorlanıyorum.
Simitçi dahil her yer ana baba günü…
İlçelerimiz de öyle… Sivrihisar’ın başını çektiği bir turizm hareketliliği var. Sivrihisar’a gidenler bir günde ilçeyi gezemiyor. Yazılıkaya’mız hala ‘patlama’ yapamadı.  Ve Frig Vadisi…
Yine Seyitgazi’de saklı turizm hazinemiz…
Potansiyel olarak sorunumuz yok.
Yine sektöre bakış açımız iyi… Hayli yol aldık… Eskişehir görülmek istenen bir kent… Üstelik her yaştan insanın görmek istediği bir kent…
Turizm hareketliliğimiz ilkbahar ve sonbaharda oluyor. Bu mevsimlerde gelenimiz çok oluyor…
Öte yandan yazın ve kışın ziyaretçi sayımız düşüyor. Kışın normal kabul edilebilir… Şimdilik 
Fakat yaz aylarını düşünmeliyiz.
Herkesin tatil yaptığı, izin kullandığı yaz aylarında insanları Eskişehir’e çekebilmeliyiz. Deniz, kum, güneş yok ama bi yolunu bulmalıyız.
Denizi olmayan ama turisti bol olan beldeler var… Belki örnek alınabilir… 
Festivaller mi olur, bazı etkinlikler mi olur…
Termali mi canlandırırız, müze konseptini mi genişletiriz…
Büyük konserler mi olur, kültür sanat etkinlikleri mi olur…
Bu işe biraz kafa yormamız gerektiğini düşünüyorum. Vali Hüseyin Aksoy, güzel bir adım attı. Tüm ilgili kesimlerin katılımıyla Turizm Çalıştayı düzenledi. Buradan iyi bir yol haritası çıkacağını düşünüyorum.
Bi ara Ticaret Odası, 15 tatilinizi Eskişehir’de geçirin gibi bir kampanya yapmıştı fakat uzun soluklu olmadı. İlk denemede olacak diye bir şey yok.
Şimdilik hayal olabilir, hedef olabilir ama mutlaka gündemde olmalı.
İlkbahar ve sonbaharda yaşanan hareketliliği önce yaz sonra da kış aylarına yaymalıyız.