Çiğdem Arıman yazdı...
Türkiye’de, 15-29 yaş aralığındaki her üç gençten biri "ev genci" olarak tanımlanıyor. Yani, bu gençler ne eğitim alıyor ne de istihdama katılıyor. Bu durum, yaklaşık 4 milyon gencin evde kaybolduğu anlamına geliyor. Araştırma, Eurostat tarafından gerçekleştiriliyor. Peki, hayata karışmayan bu kitlenin kendi durumuna bakışı nasıl?
Marketing Türkiye için Sia Insight tarafından gerçekleştirilen "Ev Genci Araştırması" bu sorulara yanıt veriyor. Araştırma sonucuna göre, her 10 ev gencinin 6’sı iş arıyor. Ancak bu gençler, ailelerinin desteğiyle yaşamını sürdüryor ve sağlanan bu bütçeden memnun değiller. Günlerini genellikle dizi izleyerek ya da sosyal medyada vakit geçirerek harcıyorlar. Boş zamanlarında alışveriş merkezlerinde dolaşmayı ve kafelere gitmeyi tercih ediyorlar. Kısacası, bu 4 milyon genç aktif olarak vakitlerini değerlendirmek yerine boşa harcıyor.
Aslında bu konuda daha fazla yazabilirim, ama inanamıyorum. Bir insan, üretmeden, çevresine ve en önemlisi kendisine fayda sağlamadan, sadece tüketerek nasıl yaşayabilir? Çoğu insanın ortak isyanı "iş bulamamak" üzerine. Ancak uzun yıllardır bir işveren olarak, eleman arama sürecimizde neredeyse tek bir kriter kaldı: Saygılı mı?
Ticari hayatımın ilk günlerinde, öğrenmek isteyen, çalışıp para kazanmak isteyen ve değer katmayı amaçlayan birçok insan vardı. Ancak bugün, büyük-küçük fark etmeksizin birçok firmanın en büyük sorunu eleman bulamamak. Bu noktada kendime şunu soruyorum: İş bulamadığını söyleyip isyan eden gençler nerede?
Gelecek İçin Endişe
Bu rakamlar beni son derece rahatsız ediyor. Geleceğimizi teslim edecek bu gençler, en verimli yaşlarını değerlendirmeden yaşıyor. Elbette bu sorunun çözümü için devletten adım atılması beklenebilir. Ancak asıl büyük sorumluluk ailelere düşüyor.
Ebeveynler, gençleri hayata karışmaya, sorumluluk almaya ve üretken olmaya teşvik etmelidir. Ancak bu şekilde, bugünün “ev genci” topluluğu, yarının aktif bireylerine dönüşebilir.
2025, 9 yılı!
9, görsel olarak da rakamsal olarak da özel bir sayı. (2+2+5=9) Yüksekliği ve büyümeyi simgelediği için her zaman beni cezbetmiştir. Ayrıca, numarolojik olarak da bu anlama geldiğini öğrenince, 2025 yılı için büyük niyetler koymaya karar verdim.
9 sayısı, hem başlangıçları hem de tamamlanmaları müjdeler. Uyanışın, bilgeliğin, yaratıcılığın, affetmenin, bırakabilmenin, ilhamın ve maneviyatın sayısıdır. Doğumların 9 ay sonra gerçekleşmesi gibi, 9 bir şeylerin doğuşuna hazırlığın sayısıdır. Bu özelliklerin hepsi kulağa harika geliyor!
Bence bu yıl hepimiz, hedeflerimizin ötesine geçecek dileklere niyet etmeliyiz.
Yazımı şu şekilde tamamlamak istiyorum:
Bugüne kadar birçok üniversitede gençlerle buluştum; hem başarı hikayemi paylaşmak hem de onları motive etmek için. Neredeyse tüm söyleşilerin sonunda bir soru çok sık tekrarlandı: "Sizi her sabah motive eden şey ne?"
Cevabım iki temel nokta oldu: İlki, başarılı olma isteğim; ikincisi ise kendime, sevdiklerime, ülkeme ve tüm canlılara faydalı olma arzum. Belki biraz kişisel gelişim cümlesi gibi gelebilir, ama yine de bu soruyu size sormak istiyorum:
Hayat yolunda sizi motive eden şey nedir?