Gençlik, yalnızca bir dönemin değil, her devrin en güçlü dinamiğidir. Ancak günümüzde gençler, ne yazık ki gündemin yalnızca seyircisi haline getirilmeye çalışılıyor. Oysa onlar, gündemin parçası değil, bizzat kendisidir. Sessizlik, hareketsizlik ve geçmişe duyulan özlem, gençlerin omuzlarına yüklenmiş bir ağırlık gibidir. Peki, bu yükü ne kadar daha taşıyabiliriz?

Son yüzyılın umudu olan gençlik, dirilişin ve uyanışın kahramanıdır. Enerjisi, hareketi ve kararlılığıyla tarihi değiştirme gücüne sahip olan bu kesim, ne yazık ki sahalardan uzaklaştırılıyor. Gençler adına alınan kararların çoğu, yaş ortalaması kırkı aşmış kişiler tarafından veriliyor. Büyük binalar, gösterişli tabelalar ve toplantı odaları, “sen-ben-bizim oğlan” anlayışıyla dolup taşıyor. Herkes bir üstüne fotoğraflarla ne kadar “çalışkan” olduğunu göstermeye çabalıyor. Ama asıl mesele göz ardı ediliyor: Şehirlerin enerjisi, gençlikle canlı kalır.

Dünyaya yön veren değişimlerin çoğu gençlerin öncülüğünde gerçekleşmiştir. Mesela, İslam tarihine baktığımızda Hz. Peygamber’in en yakın destekçilerinin gençler olduğunu görürüz. Hz. Ali, henüz çocuk denecek yaşta İslam’ı kabul etmiş ve ümmetin önemli isimlerinden biri olmuştur. Bugün de aynı dinamizmi görmek, gençlerin enerjisini hissetmek zorundayız. Ancak bu enerjiyi, koltuk sevdasına kapılmış kişilerin gölgesinde bırakmak yerine ortaya çıkarmalıyız.

Şehrimizde de durum farklı değil. Gençlerin potansiyeli göz ardı ediliyor, fikirleri ya küçümseniyor ya da önemsenmiyor. Peki, bu gidişat bizi nereye götürür? Eğer gençlik, karar mekanizmalarından uzak tutulmaya devam edilirse, sadece bugünü değil, yarınımızı da kaybederiz. Oysa gençler, bu şehir için en büyük dinamizmi oluşturabilir. Onların enerjisiyle ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda büyük adımlar atılabilir.

Sevgili gençler, şimdi yavaş yavaş sahneye çıkma vaktidir. Eğer sen ayağa kalkıp harekete geçmezsen, kaybedeceğimiz şey yalnızca bugünkü fırsatlar değil, yarının umudu olacaktır. Bu şehre olan aşkını ve borcunu ödemelisin. Şehirler, gençlerin enerjisiyle yeniden doğar; toplumlar gençlerin kararlılığıyla ayağa kalkar.

Unutma, her büyük dava bir adımla başlar. Bu adımı atacak olan da sensin. İslam tarihindeki o büyük gençlik ruhunu, bu topraklarda yeniden görmek istiyorum. Gelecek gençlerle ve onların hayalleriyle inşa edilecek. Yüzyıl, gençlikle ve gençliğin enerjisiyle başlayacaktır.