Türkiye’de yoksulluk varsa ve hala yoksulluğun önlenmesi konusunda istenilen hedeflere ulaşılmamışsa bunun birinci sorumlusu hükümettir.

Hükümet tüm bunlara rağmen sosyal yardımlarda popülist söylemlere devam ediyor ve tasarruf tedbirlerine uymuyorsa muhalefete düşen görev şudur: “biz ihtiyaç sahiplerine yönelik sosyal politikaları popülizm yapmadan daha adil bir şekilde hayata geçireceğiz ve müsrif harcamalardan uzak duracağız” demek olmalıdır.

Halk lokantaları projesi bu prensiplere uymamaktadır.

1. Halk lokantaları projesiyle kamu kaynakları sanıldığının aksine boşa harcanmış olacaktır: Maliyetinin altında vatandaşa yemek verecek olan belediye lokantaları belediye bütçeleri üzerinde önemli bir yük oluşturacaktır. Bu yük ne kadardır? Bilmiyoruz, çünkü bu konuda belediyeler kamuoyunu bilgilendirmemektedir. O zaman bu lokantaları açan belediyeler bu maliyetin ne olduğunu ve bu maliyeti karşılamak için hangi yollara (su zammı, ulaşım zammı, ek vergi, yatırım bütçesinden kesinti, vb.) başvurduğunu kamuoyuyla paylaşmalıdır.

2. Bu tür projeler yoksulluğu azaltmak yerine, belediyelerin bütçesiyle belediye başkanlarının reklamına dönüşen bir siyasi popülizme hizmet etmektedir.

3. Her şehirde lokantacılıktan geçimini sağlayan çok sayıda esnaf ve orada istihdam edilen insanlar var. Belediyeler tarafından finanse edilen (zararı karşılanacak olan) bu tür lokantalar, küçük esnafı rekabet edemez hale getirebilir, çok sayıda insanın işten çıkarılmasına neden olabilir.

4. Bütçenin belli bir kaynağı buralara harcanacağı için belediyelerin asli işler için yapacağı hizmetlerde aksamalara neden olabilir ve vatandaşlar bunda mağdur (çamurlu yollar, alt yapısı yetersiz sokaklar, vb) olabilir.

5. Halk lokantaları siyasi popülizme malzeme olduğu için gerçek ihtiyaç sahiplerinin olduğu yoksul kenar mahallelere ve ilçelerde değil şehrin en merkezi yerlerine açılmaktadır. Gerçek ihtiyaç sahibi olanların çoğunluğu (kenar mahallede yaşayanlar, ilçelerde yaşayanlar, kırsal kesimde yaşayanlar) buradan yararlanamayacağı için kamu kaynağı hem israf edilmekte hem de gerçek ihtiyaç sahipleri mağdur edilmektedir.

6. Belediyelerin sosyal harcamaları elbette olmalıdır. Ancak belediyeler bu sosyal politikaları hedef kitlelere yönelik olmalıdır. Bu çerçevede sosyal yardıma muhtaç olan yurttaşların titizlikle belirlenmelidir. Başta beslenme ve barınma olmak üzere ulaşım, temiz suya erişim, yaşanabilir bir çevre, eğitim ve kırtasiye yarımları, meslek edindirme kursları gibi sosyal projeleri hayata geçirilmelidir. Belediyeler tüm bunları yaparken popülizme prim vermemeli ve alan el veren eli görmemelidir.

Son söz: Yıllardır bu ülkenin kamu kaynaklarının heba olmasına neden olan siyasi popülizmin panzehiri bir başka popülizm olmamalıdır.