Her kötülüğün başı...

Her yıkımın ana sebebi...

Yoksullaşmanın, geçim güçlüğünün ana müsebbibi...

Ülkemiz 22 yıl öncesini yaşıyor sanki.

2000 yılının ekonomik krizini yaşadığı günlerdeki gibi...

Rakamlar bunu söylüyor.

Hangi rakamlar mı?    

Tabii ki enflasyondan bahsediyoruz.

Memur, emekli, asgari ücretli, çalışan...

Pek çok alanda etkisi olan enflasyon rakamları, güven erozyonu yaşayan Türkiye İstatistik Kurumu'nca açıklandı.

Tüketici Fiyat Endeksi aylık bazda yüzde 3,54, yıllık olarak da 85,51 oldu.

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) da ekim ayı enflasyon verilerini açıkladı.

Buna göre enflasyon ekim ayında aylık yüzde 7,18, yıllık ise yüzde 185,34 arttı.

Merkez Bankası 2022 yıl sonu enflasyon tahminini 60,4'ten revize ederek yüzde 65,2'ye yükseltmişti.

Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, "Kasımdan sonra hızlı bir iniş göreceğiz" demişti.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati de aralık ayından sonra artık yavaşlamanın devreye gireceğini ifade etmişti.

Bunu neye istinaden söylüyorlar?

Baz etkisine göre...

Baz etkisinin iktisattaki tarifi, "Bir endeksin 12 ay önceki aylık değişiminin belirlenen ayda gözlenen ortalama aylık değişimden sapması halinde baz etkisi oluşur. Bir veride meydana gelen yıllık değişimin, o verinin sadece son ayda gösterdiği değişimden değil de 12 ay önceki değişimden etkilenmesi baz etkisi olarak ifade edilir" şeklinde.

Basitçe anlatımı ise geçen yıl aralık ayından itibaren yüksek oranda artan enflasyonun bu yıl aralık ayından itibaren düşüşe geçmesiyle oluşan oransal değişimin ortalamasıdır.

Şimdi gelelim iktisat tarihinde hiçbir ekonomistin şahit olmadığı, ne makro ne mikro...

Ekonomi kitaplarında yer amayan Türkiye ekonomi modeline...

Ne diyordu Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Faiz neden, enflasyon sonuç..."

İktisat kitaplarında ne yazıyor, tam tersi, "Enflasyon neden, faiz sonuç..."

Sonuç...

Resmi rakamlara göre yüzde 85'i aşan, akadamisyenlerin oluşturduğu ENAG'a göre ise yüzde 185'i geçen tüketici enflasyonuna karşı Merkez Bankası'nın politika faizi yüzde 10,5.

Yani resmi rakamlara göre yüzde 75'e yakın bir sapma söz konusu.

Ya dolar kuru?

18,60 lira seviyelerinde...

Geçen yıl bu zamanlar ne kadardı dolar? 

9,50 lira seviyesinde..

Yani yüzde 100 artmış.

Merkez Bankası'nın piyasaya müdahale ederek, kur korumalı mavduat gibi finansal seçeneklerle dolar kurunu tuttuğu seviye 18,60 lira civarında.

Anlayacağınız...

O meşhur 128 milyar doları 2020 yazında çatır çatır sattıktan sonra, Merkez Bankası'nda döviz falan kalmadı.

Oradan buradan bulunan takas paralarla günü geçiştirme politikası uygulanıyor.

Merkez Bankasının rezervleri de eksi 57 milyar dolar civarında.

Lafı uzatmadan bu tablonun bize neyi anlattığını söyleyeyim...

Ekonominin çok zor durumda olduğunu, büyük bir finansal dış borç bulunamaması durumunda bunun daha fazla sürdürülemeyeceğini...

Seçim ekonomisi uygulamaya hazırlanan AK Parti ve MHP koalisyon hükümetinin bu tercihinin, seçimden sonra kim kazanırsa kazansın bir bedeli olacağına kesin gözüyle bakılıyor.

O bedeli de her zamanki ki gibi biz vatandaşlar ödeyecek.

Aksini düşünmek hayal olur.