Burak Kuşan yazdı...

Son günlerde gündemde Türkmentokat mahallesinde yaşanan yıkım olayı var.

Yıkımın yapıldığı gün sabah telefonum çaldı. "Türkmentokat mahallesinde evler,ahırlar,samanlıklar ve kümesler yıkılıyor.Başımızı sokacak evimiz,hayvanımızı koyacak damımız kalmadı. Biz nasıl çiftçilik yapacağız ? Nasıl hayvancılık yapacağız ? " diyordu o ses ...

Konu yeni bir konu değil yaklaşık 1 senedir gündemde olan bir mevzu,
Verimli tarım arazileri parsellenip hobi bahçesi adı altında ranta açılıyor. Kimse ses etmiyor!
Ama yıllardır o toprakta üretim yapan, hayvan bakan, alın teri döken çiftçinin evi, samanlığı, ahırı "kaçak" denilerek dozerlerle yerle bir ediliyor.

Bu çiftçi nerede kalacak?
Hayvanını nereye koyacak?
Üretime nasıl devam edecek?

Bu sorularla kimse ilgilenmiyor!

Çünkü mesele üretim değil, rant!
Çünkü mesele emek değil, gösteriş!

Bir tarafta toprağı parçalayan, üretimden koparan hobi bahçeleri var.
Diğer tarafta bu ülkeyi doyuran, tarlasını bırakmayan üretici var.
Ama yıkılan hep çiftçinin evi oluyor.
Sustukça sıra hep bir sonrakine geliyor!

Bu ülke çiftçisini ezerek, köylüsünü göçe zorlayarak neyi amaçlıyor?
Üretmeden nasıl doyacağız?
Hayvancılık olmadan nasıl kalkınacağız?

Artık yeter!
Çiftçi sahipsiz değildir!
Bu topraklarda üretim yapan, hayvanına bakan, emeğiyle geçinen herkesin arkasında durmak bu ülkenin namus borcudur!

Ahır yıkmak, üretimi yıkmaktır!
Samanlığı yıkmak, hayvancılığı bitirmektir!
Çiftçinin evini yıkmak, bu milletin geleceğini yıkmaktır!