İnsanlık adına fabrika ayarlarımıza dönmeye başladığımız bir dönemdeyiz.
Çaresizlik karşısında ne kadar eşit olduğumuzu fark ettik.
En hayati ihtiyacın ekmek ve su olduğunu ve ne kadar kıymetli olduklarını anlamamız çok uzun sürmedi değil mi?
Korku, panik, endişe, belirsizlik gibi nice duyguya uzun zaman sonra içten ve samimiyetle ortak olabiliyoruz.
Empati yapmaya başladık mesela hem de en sahicisinden.
İşyeri kapalı olan birinin nasıl para kazanacağını, kirasını, faturasını nasıl ödeyeceğini dert ediyoruz.
Çalışmak zorunda olanlar içinde ciddi endişeler besliyoruz.
Bu sorunlu günlere denk düşen Yaşlılar haftasında sanırım ilk kez yaşlıların sağlığından bu kadar endişeli, onların rutin ihtiyaçları için neler yapabiliriz diye topyekûn düşünmeye başladık.
Sağlık çalışanlarının hakkını teslim etmeye başladık mesela ve bir Bakan’ı partisine bakmaksızın destekliyor, övüyoruz.
Futbolcuları ve futbol emekçilerini görmezden gelmiyoruz. Futbol durabilir, durmalı, insan hayatı iddiadan ve yayıncı kuruluştan daha değerli diye twitler atıyoruz.
Küçük esnafın yanındayız nice zaman sonra. Vergisi, SGK primleri, kirası, stopajı gibi nice dertlerini ezberledik şu kısa sürede, ne yapabiliriz diye düşünüyoruz enikonu…
Sorunların sadece ilahi duygularla aşılamayacağını bilime ve bilim insanlarına ne denli muhtaç olduğumuzu çok iyi anladık.
Sağduyu oranımız ciddi bir mesafe kat etti.
Kimse AKP Camileri kapattı diye feveran etmiyor, birkaç cahiliye döneminden kalma münferit zihni saymazsak kul hakkına girmemek, başkasına zarar vermemek için toplu ibadete ara verilmesi gerektiğinde hemfikiriz.
Eğlence mekânlarının, keyfe keder sosyalleşme ortamlarının da kapanması kararını desteklediğimiz gibi.
Her şeyi yasalardan, yazılı kurallardan beklemiyoruz mesela. AVM’ler tedbir kuralları gereği kapatılmasa dahi çalışanlarını düşünen işletmelerin vicdanen aldıkları kapatma kararlarını görüyoruz.
Krizi fırsata çeviren simsarlara, Kolonyadan, makarnadan köşeyi dönme hayalinde olan ahlaksızlara karşı da tek yüreğiz, stok yapacağım derken başkalarını mağdur edecek kadar işi abartanlara da…
Evet, virüs iyi gitmiyor, vakalar, ölümler illa ki artış gösterecek. Belki beklediğimizden daha uzun, sancılı, endişeli ve toplumsal travmaların en büyüğünü yaşayacağız.
Ama geçecek, bitecek ve biz Vicdan, merhamet, sağduyu, kaybolmaya yüz tutmuş nice erdemi de kazanacağız bu süreçte.
Zenginliğin, gücün, makamın, popüler olmanın hiçbir anlamı olmadığını fark ettik. Kibir, ego, ukalalığın zerre anlamı olmadığını da
Herkes ağlarken gülünemeyeceğini, gidecek başka bir dünya olmadığını iyice kavradık.
Belki kısa bir süre sonra bizim ya da çevremizdeki herhangi birilerinin artık olamayacağını düşündükçe eminim yüreğin nerede attığını fark eden çoğalacak.
Malum elimizle değil yüreğimizle, gözümüzle, sözümüzle dokunacağız, tedbirli olacağız.
Bugün tokalaşamıyoruz diye üzülmeyin aslında kucaklaşıyoruz ama kimse görmüyor …