Genel seçimler bittikten sonra Eskişehir gündeminde farklı konular ele alınmaya başlandı.

Ekonomik krizin getirdiği sorunlar, vatandaşın çaresiz çırpınışları, seçimler sonrasında umudunu kaybetmiş insanların durumu ve bunların yanında eksik bilgiler ışığında bir villa meselesi. 

Eskişehir’de parmağımızla göstereceğimiz sayıdaki kişiler bir “villa” meselesi tutturmuş gidiyor. Yaratılan gündemle hınç alma güdüsünde olan insanlar aslında yine birilerinin teşnesi olmaktan öteye gitmiyor.

Haziranın ikinci haftasından bu yana bu villa meselesiyle ilgili yazılanları titizlikle takip ediyorum. Bir manşet atılıyor, bir daha atılıyor. Olmadı yazılar yazılıyor. ESKİ işin içine karıştırılıyor. Soruşturmalar başlatıldı deniyor. Deniyor, deniyor; yazılıyor, yazılıyor. 

Yaz deniyor, yazılıyor. Çiz deniyor, çiziliyor. Resimler konuluyor. Hukukun öngördüğü kurallar hiçe sayılarak birden fazla iş yapılıyor. Bununla yetinilmiyor. En sonunda AKP’nin kurmayları kendi içlerinde niye biz bu konuyu mecliste gündeme getirmiyoruz, belki böyle yıpratırız diyorlar ve sonunda mecliste gündem oluyor.  

Tepebaşı Belediyesi Temmuz ayı Olağan Meclis toplantısının 1’inci birleşim 1’nci oturumunda AKP sıralarından gündem dışı söz alınarak yine “Villa” meselesi gündeme getiriliyor. Meclisi yöneten Başkan Vekili Erdoğan Aydoğmuş, güzel bir şekilde cevap verip, her şeyin hukuka uygun olduğunu; gerekli izinlerin alındığını ve ruhsatın olduğunu belirtiyor. Hatta bunlarla ilgili bizi arasaydınız biz size gerekli bilgileri verirdik diyor. Bunları söyleyince tabi AKP’li kurmayların hevesi kursağında kalıyor. 

Mecliste gündeme getirilecek bir konu bile olmamalı, bunu meclise soru olarak sormanın kendilerine yakışmayacağını bile düşünmeliler. Ama nerede? İşte onun için Tepebaşı Belediyesi’ni yıllardır almak isteyip de alamıyorlar. Uğraşılacak konu bulsalar olacak bu iş de, bulamıyorlar. Bir kaç kişinin gazına gelip yola çıkıyorlar. Neyse…

Günümüzde insanların çok sık başvurdukları  eziyetin yaygın bir çeşidi de insanları zan ve töhmet altında bırakmak, şüphelenilen bir kişi haline getirmektir. Bunu yaparken içlerindeki duygunun ehemmiyeti kişiler tarafından önem arz etmiyor. Bu kişilerin yakınlarının veya etrafındaki kişilerin duyguları veya düştüğü durumlar dikkate bile alınmıyor. Çamur at izi kalsın politikası..

Bilginin doğru ya da yanlış olup olmadığını teyit etmek akıllara bilgi gelmiyor. Ya da sormak, bilgi almak düşünülmüyor. Ortada ruhsatlı, izinli bir yapı var. Bu durumdan malzeme çıkarabilmek ancak acizlerin işi olabilir. Tabi o da başka bir şey bulamamaktan geçiyor. Belki de bundan dolayı mutlu olanlar bile olabilir. 

“Size ne milletin villasından, mülkünden” 

Boş laf karın doyurmuyor. 

Ama belki de doyurabilir ?