Cihan Yıldırım yazdı...
İlgiyle izlenen bir programımız var. Net Tarım! Burak Kuşan yapıyor. Tarım, hayvancılık ve üretim konularında konukları oluyor. Halil Ünal’ı da çağırmış… Biliyorsunuz Pancar-Koop Başkanı…
Halil Ünal’ı daha önce de Soner Uçak ile dinlemiştik. Kırsal kalkınmanın formülünü bulmuş gibiydi…
Başkan’ın en büyük özelliği kendini saatlerce dinletmesi ve sonunda elbette ikna etmesi… Verimli bir program oldu. Umarım ilgili ve yetkili kişiler izler…
Program sonrası patronumuz Fatih Sezer’in odasına geçtik ve üç saat oturduk. Konu elbette Eskişehirspor! Halil Ünal’ın karşısında “Üç Mesut Hoşcan’cı” olarak zor anlar yaşadık!
Yok, Ünal laf sokmadı ama o anlattıkça biz masaların altına doğru kaydık!
Ünal’ın üç saatlik konuşması ve 10 yılın ardından “Mesut Hoşcan’dan onu destekleyen çim biçme sorumlusuna kadar kimse kötü niyetli değildi. Kimse işlerin bu noktaya gelmesini istemezdi. Tek hatamız bilmediğimiz bir alanda yorum yapmak, ahkam kesmek oldu” diyorum.
Sonuç itibariyle ‘Şeffaflık’ kelimesinin büyüsüne kapıldık!
Ünal kimseyi kırmadan, suçlamadan anlattı. Başkan’ın böyle bir tarzı hiç olmadı… O konuştukça biz ‘neyi kaybettiğimizi hatırladık” bir kere daha…
Kimleri getirmiş, neler yapmış… Bir kere daha ağzımız açık dinledik… Hele takım bu haldeyken… Bi ara Halil Ünal ‘masal anlatan’ Dede Korkut gibi geldi gözüme… Uzun zaman önce diye başlar ya masallar… Yok ya hepsi 10 yıl önceydi…
Ama öyle bi 10 yıl geçirdik ki… Başkan’ın anlattıkları tarih öncesinde yaşanmış gibiydi…
‘Gelmez’ denilen topçular… ‘Eskişehir’de ne işi var’ denilen hocalar… Hepsi gelmiş, oynamış… Halil Ünal getirmiş hepsini…
O dönem sadece sahada değil, her yerde varız ve güçlüyüz!
Halil Ünal, Kulüpler Birliği Başkanı…
Aydın Begiter, Türkiye Futbol Adamları Derneği Genel Başkanı…
İstanbul’da tüm camianın katıldığı gecenin ‘ev sahibi’ biziz! Eskişehirli iki başkan… ESES’li iki başkan… Zirve işte ya, ötesi yok! Ötesi TFF Başkanlığı…
Halil Ünal bi ara “Futbol, İngiltere’den yönetilir” dedi. Ve oradaki bi bağlantısından bahsetti. Bütün işleri o adamla çözüyormuş. Söz konusu kişinin gücünü anlatmak için de ‘adam sör sör’ dedi.
Biz öyle bakakaldık! İki saatin sonunda yorgunluktan anlamadığımızı düşünmüş olacak ki “Sör yani kraldan sonra geliyor” dedi. Arada bizi şarj etti sağ olsun…
Şike olaylarından girip Dede’den çıktık…
Son olarak Mersin’deyiz. Maç bitti, devre arasına giriyoruz. Takım izinli, dağılıyor… Bir saat önce Skibbe ile her şey konuşulmuş. Kamp şurada olacak, şu tarihte toplanıyoruz falan…
Tam uçaklara binilecek Skibbe geliyor ve “Ben Herta Berlin’e gidiyorum. Her Alman’ın rüyasıdır Herta Berlin’i çalıştırmak” diyor. Ve yeni bir macerayı başlatıyor… Ömer gelip ‘acıktım baba’ demese sohbet devam edecek… Halil Ünal “Çocuk acıkmış baba kalkalım artık” dedi.
Sohbetin devamı kim bilir nerede ne zaman olacak… Ama mutlaka olmalı…