Birkaç gün boyunca uzayacak, gündem oluşturacak, tartışma yaratacak bir hadise değil ama ne yazık ki Kazım Kurt’un Eskişehir’in iktisadi içerikli Oda Başkanlarına İktidar Yalakası söylemini konuşmaya devam ediyoruz.
Bu söz yakışıksız, amiyane, hakkaniyetten uzak gibi konulara yeterince girildi. Bu kısma değinmeden pencereyi başka bir isme çevirmek ve konuyu Ak Parti Odunpazarı Meclisi Grup Başkanı Murat Özcan’a getirmek istiyorum.
Özcan dün akşam gerçekleşen belediye meclisinde bu gündemi değerlendirip “Sükût ikrardan gelir” demiş.
Yani Kazım Kurt’un söylemlerine tepki göstermeyen Nadir Küpeli, Metin Güler ve Ekrem Birsen’e atıfta bulunarak demek ki öyleler, demek ki yalakalar gibi bir ima da bulunmuş.
Nasıl olur? Ak Partili bir isim oda başkanlarına hem de kendi partisi üzerinden ilişkilendirilen sözlere itiraz etmek yerine destek vermiş diye şaşırabilirsiniz.
Ama kazın ayağı öyle değil.
Aslında Murat Özcan Kazım Kurt’u desteklemek için değil Oda Başkanları’nı harekete geçirmek için böyle bir yol izlemiş diye düşünüyorum. Bir nevi halk arasında “ters manyel” denilen eylemi tatbik etmiş.
Küpeli, Birsen ve Güler’e bu sözleri kabul etmeyin, itiraz edin, sesinizi çıkarın diye aleni mesaj göndermiş.
Böylece Kazım Kurt ile şehir ekonomisini yöneten isimler arasında oluşan cepheyi biraz daha genişletme hamlesi yapmış.
Siyaset ve rekabet anlamında bakacak olursak başarılı bir hamleden bahsedebiliriz.
Ancak burada hem siyasiler hem de biz gazetecilerin unutmaması gereken çok hassas bir konu var.
Yalaka diye yaftalayıp, meclis gündemlerine soktuğumuz isimleri farkında olarak ya da olmayarak bir kavgaya sürüklüyoruz. Ticaretin siyaseti olmaz düsturunu bir kenara bırakıp taraf olmaya zorluyoruz.
Kişilikleri hakkında eleştiri yapıp hem şehrimize hem de ülke ekonomisine zarar vermenin önünün açıyoruz.
Şu an yaptığımız tartışmanın esnaf, sanayici, işçi nazarında hiçbir karşılığı yok.
Biz öğrenci eksikliği yüzünden daralan şehir ekonomisini, sanayi üretimini güçlendirecek hamleleri, küçük esnafı ayakta tutacak moral ve sabrın kapısını zorlamalıyız.
İlla konuşacaksak da herkes öz eleştiri yapıp çıksın meydana
Mesela Kazım Kurt kendisine itiraz eden, muhalif eden Ak Parti’li esnaf ile iş yapıyor mu? Ya da iş yaptığı birileri kendisi hakkında sert bir kamuoyu oluşturursa onla çalışmaya devam eder mi?
Bunu konuşalım.
Mesela Murat Özcan Ak Parti’nin muhalif olan birileri ile çalıştığını gördü mü? Mesela bir kurum CHP’li ya da Gelecek Partili olduğu bilinen bir şirket ile çalışırsa kurumun başındaki isim görevde kalır mı?
Bunu konuşalım.
Ama yine altını çiziyorum.
Şu ara konuşacaklarımızı bir süre erteleyelim. Mevcut buhranı atlatmanın yolunu beraberce arayalım. Hele bir atlatalım.
Atlatırsak konuşacak çok zamanımız olur, Atlamazsak ise konuşmanın bir anlamı kalmaz değil mi?