Eskişehir’in yerel markası olmaktan çıkıp adını tüm Türkiye’ye duyuran işletme, 1975 yılında merhum Mustafa İbek tarafından kurulmuştur. Günümüzde ise eşi ve kızları tarafından işletilmeye devam etmektedir. Açıkçası, Eskişehir’de nüfusun bir kısmını Tatarlar oluşturduğu için, çibörek dükkanı da sayıca bir hayli fazla. Kime sorsanız herkesin favori bir çibörekçisi vardır. Benimkisi de Papağan Çibörek. Çocukluk yıllarımdan beri gittiğim işletme, hep aynı çizgide. Zaten gastronomi alanında iki şey çok önemli. Birincisi, kullandığınız malzemenin kalitesi. İkincisi ise işçilik. Bu ikisinde belli bir çizgiyi tutturursanız işte böyle kırk beş yıldır istikrarlı bir şekilde devam edip marka olma şansınız çok fazla. Hiçbir başarı tesadüf değildir. Bu yüzden işletme, Eskişehir’e gelen tur sayısının artmasından dolayı zaman içinde taleplere yetişmek için ikinci şubesini açmak zorunda kalıyor. Bu vesile ile ilk şubesinin önünde oluşan kuyrukları da nispeten rahatlatıyor. Açıkçası ben de Papağanın ikinci şubesini tercih ediyorum. Niye diyecek olursanız, oturma alanı daha rahat ve her ne kadar iki dükkanda da çıkan çibörekler aynı lezzet ve kalitede olsa da, ikinci şubede çalışan Hakan Ustanın böreklere sevgisini kattığına inanıyorum. Bana daha bir lezzetli geliyor. Unutmadan söyleyeyim, selamımı söylerseniz yemek sonrasında çaylar Hakan Ustamdan. Bu arada, Eskişehirli olan veya Eskişehir’de yaşayan herkes bilir ama Eskişehir dışından okuyucularımız bilmeyebilir. Çibörek, Kırım Türkçesinde lezzetli börek anlamına geliyor. Çiböreğin, Balkanlar ve Türkiye coğrafyasında görülmesi ise Kırım Türklerinin, Kırım’dan Çarlık Rusya’sının baskısı ile 1785 yılından itibaren zorunlu göçleri ile başlıyor. Göç eden Tatarlar, geleneklerini, göreneklerini ve tabii ki yemek kültürlerini de getirmişler.
Afiyetle kalın..