Hadi Bakalım, Kentpark’a Saydıranlar Şimdi Ne Diyecek?
Eskişehir küçük bir şehir olduğu için çarşıda yeni şubesi açılan bir marketten bile herkes haberdar olur. Bu sebeple Eskişehir’de iki devasa park yaparsan ve o parkları her yıl milyonlarca kişi ziyaret ederse bu ciddi bir gündem demektir. Haliyle bunu yapan hangi siyasi kanattaysa muhalifleri her fırsatta bu gündemden rahatsız olur ve imkân buldukları her an yapılan işi tu kaka ilan etmeye kalkarlar.
Yılmaz Büyükerşen’in şehre kazandırdığı Kentpark ve Sazova’da yıllardır bu durumdan fazlasıyla nasibini aldı. Tüm Türkiye bu parkları imrenerek konuşurken Eskişehir’de bir güruh bu parkları nasıl kötüleyeceğini şaşırmıştı. İçindeki plajın kumundan, suyuna, sosyal donatılarından, eğitim merkezlerine kadar demedik söz bırakmadılar.
Ancak en keskin, en ısrarlı eleştiriler parkların çevresindeki yarım duvarlar oldu. Bu parklara sadece belli noktalardan girilebilmesi, içeride bisiklet ve hayvanların yer almaması dolayısıyla bu parkları umumiyetten yoksun olarak değerlendiren kesimin bir de küçük ölçekli örneği vardı.
Özellikle İktidar kanadı Türk Dünyası Kültür Başkentliği döneminde yapılan ve benim başarılı bir kazanım olduğunu düşündüğüm Dede Korkut parkını örnek göstererek Kentpark ve Sazova ile kıyas yapıyordu.
Belki fiziksel olarak emsal değildi ama Dede Korkut Parkını çevreleyen bir duvar olmaması, her noktasından içeriye rahatça girilebilmesinin sürekli altı çizildi. Bizim yaptığımız park böyle olur, milletin önüne duvar konmaz diye Büyükerşen’i eleştirenler, Onun yaptığı parklara bu örnek üzerinden saydıranlar o kadar çoktu ki, hepsini dün gibi hatırlıyorum.
Şimdi gelelim başlıkta yer alan merakımıza, hani duvarları olan parkların millette uzak olduğunu söyleyen ve biz yaparsak Dede Korkut parkındaki gibi yaparız, herkese açık olur diyenlerin samimiyet testine.
Malumunuz uzun süredir yapımı devam eden bir Millet Bahçemiz var. Eski Stadyum alanında yaklaşık 55 dönümlük bir alanda gün geçtikçe şekilleniyor. Şekillendikçe dikkatimi çeken bir husus var. Millet Bahçesi’nin etrafında İktidar temsilcilerinin Kentpark ve Sazova örneğinde bolca eleştirdikleri şekilde duvarlar var. Yani giriş, çıkışların her yerden yapılamayacağı, kontrol altında olacağı ve Dede Korkut parkında savunulan durumun tam tersi bir yapı ortaya çıkıyor.
Soru çok basit ama muhtemelen birileri yine sessiz, cevapsız kalacak ya da başka örnekler ile benim niyetimi sorgulayacak.
En baştan söyleyim ki ben duvarlar Kentpark, Sazova neresi olursa olsun karşıyım ve bunu kerelerce ifade ettim.
Peki siz? Şehirdeki iki parkın duvarları var diye demedik söz bırakmayanlar, şimdi ne diyeceksiniz?
Ya bu projeye itiraz edecek ve millet bahçesinin milletten kopuk olduğunu, yanlış olduğunu söylemeniz gerekiyor ya da geçmişte hata etmişim, duvar da gerekliymiş, mantıklı açıklaması varmış diye özür dileyip günah çıkarmanız gerekiyor.
Ama eminim ikisini de yapan pek olmayacak. Söyleme miş, görme miş, duyma mış ve bu yazıyı okuma mış gibi yaparak rutin hayatımıza devam edeceğiz.
Bende hatırlama mış gibi yaparım ama bilirim ki hep aklıma gelir.