Bu köşede iki kez sakıncalarına vurgu yaptığım Sansür Yasası, meslek örgütleri ve duyarlı gazetecilerce eleştirilmeye devam ediyor.
Bunlardan biri de Basın Konseyi.
Basın Konseyi, İstanbul dışında her yıl düzenlediği etkinlikler kapsamında Eskişehir’de toplandı. Konsey Yüksek Kurul Toplantısının ardından Yerel Basın Buluşması gerçekleştirildi.
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, 35 yıldır aralıksız sürdürdükleri çalışmalar hakkında bilgi verdi.
"Türkiye'nin kucağına yeni bir bebek doğdu" diyen Türenç, Sansür Yasası olarak adlandırılan Dezenformasyonla Mücadele Yasası'nın seçimlerden sonraya bırakılması yönündeki taleplerinin karşılık bulamadığına işaret etti.
Bu yasa çıktıktan sonra ilk cezanın TELE 1 kanalına RTÜK aracılığıyla kesildiğini anlatan Türenç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"TELE 1 kanalına 3 günlük ekran karartma cezası verildi. İşin acı tarafı bu cezayı gerektiren durum Şubat 2023'e kadar tekrarlanırsa TELE 1 tamamen kararacak, lisansı iptal edilecek. Yani Demokles'in kılıcı gibi basın kuruluşlarının tepesinde sallandırdıkları bir 29. madde ile sansür, yasaklama ve korkutma yöntemini deniyorlar. Gazetecilerin otosansür uygulaması; korkutma ve yıldırmadan daha kötü bir durum."
Pınar Türenç, asıl sorulması gereken sorunun seçime 6 ay kala AK Parti ve MHP'nin bu yasayı ısrarla çıkarması olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Nedeni belli... Seçime 6 ay kala medyayı; ceza vererek, sindirip, korkutarak milletin gerçekleri öğrenmesini engelleme çabasıdır... Sansür Yasası'nı kabul etmiyoruz. CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne götürdüğü 29. maddenin iptali konusundaki girişimini destekliyoruz. 29. maddenin Anayasa Mahkemesi'nde özgür hukuk bağlamında sonuçlanmasını istiyoruz. Meslektaşlarımız ve basın kuruluşlarına bu yasa kapsamında açılacak davaların takipçisi olacağız, üstelik bunları kamuoyuyla da paylaşacağız. Farklı fikirlerin kendini ifade etmesi çok önemlidir. İstanbul Baro Başkanı Filiz Saraç'ın bu yasa nedeniyle hakkında dava açılan gazetecilere hukuki anlamda destek vereceklerine dair açıklamasını son derece önemli buluyoruz. Biz de Basın Konseyi olarak bu anlamda destek vermeye hazırız."
Basın Konseyi'nin bu tutarlı tutumu, kuşkusuz Eskişehir özelinde bir avuç gazetecinin sakıncalarına işaret derek yazıp çizdiği gibi çok değerli.
Başkan Pınar Türenç'in de söylediği gibi ülkenin, hesap verebilir ve şeffaf yönetimlere kavuşması, basın ve fikir özgürlüğüne ket vuran uygulamaların terk edilmesi öncelikli isteğimiz.