İstanbul'un "göbeği" diyebileceğimiz İstiklal Caddesi'nde meydana gelen patlamada 6 kişi yaşama veda etti, çok sayıda kişi yaralandı.

Bombayı koyan Suriye uyruklu terörist, emniyet güçlerinin başarılı çalışması sonucu kısa sürede yakalandı.

Suriye uyruklu terörist Ahlam Albashır'ın sorgusunda, PKK/PYD/YPG terör örgütünce özel istihbarat elemanı olarak yetiştirildiğini ve Afrin-İdlib üzerinden Türkiye'ye eylem yapmak için kaçak yollarla giriş yaptığını söylediği sızdırılan bilgilerden öğrenildi.

Tüm terörist eylemleri kınıyor ve bu sapkın insanların en ağır cezayı almalarını yürekten istiyorum.

Hiçbir istek, hiçbir konu silahla çözümlenemez, bunlar asla ve asla tasvip edilemez.

Amasız ve koşulsuz olarak bu alçaklar en kısa serede yargılanıp, gerkli cezaya çarptırılmalıdır.

Şimdi gelelim patlayan bombanın düşnürdüklerine...

Kuşkusuz Türkiye'de ilk defa bomba patlamadı.

En acı ve kanlı bilanço 10 Ekim 2015'te Ankara Gar kavşağında düzenlenen bombalı intihar saldırısında yaşanmıştı, hatırlayın.

Türkiye tarihinin en ölümcül intihar saldırısı gerçekleşmiş, 109 kişi yaşamını yitirmişti.

Bu tarih, yani 2015 yılı ekim ayının bazı ayrıntıları vardı...

7 Haziran seçiminde, birinci parti çıksa da AK Parti parlamentoda azınlığa düşmüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerin yenilenmesine karar vermişti. Yüksek Seçim Kurulu seçim tarihini 1 Kasım olarak belirlemişti. 

Haziran ile Kasım 2015 tarihleri arasında Türkiye'de pek çok eylem, saldırı ve bombalama olayı olmuştu.

Ankara Gar kavşağındaki bombalı intihar saldırısının yanı sıra , Kobani olayında 34 kişi hayata veda etmiş, emniyet güçlerimize saldırılar düzenlenmişti.

Patlayan her bomba, ateşlenen her silah yürekleri dağlarken, bu haberleri izleyenler ise "Acaba yine eski günlere mi dönüyoruz" kaygısı yaşamaya başladı.

Seçimlere nereden baksanız 6-7 ay gibi kısa bir süre kaldı.

Birileri yine pis bir oyunu tezgahlamaya mı çalışıyor?

Yoksa bir istihbarat zaafiyeti mi söz konusu?

Bunlar aydınlığa kavuşturulmalı.

Yoksa insanlar kafalarındaki onlarca soruya yanıt bulamadan şüpheci yaklaşımlarına devam edecekler...

Öyle değil mi?