Güneydoğu Anadolu’dan İstanbul’a türkücü olmak için gelen Ali Nazik (Uğur Yücel) ile müzik yapımcısı Muhsin Bey (Şener Şen) arasında yaşananların onur mücadelesine dönüşen hikayesini anlatır Muhsin Bey filmi.
Türkücü olmak için Urfa’dan gelir Ali Nazik. Amcasının asker arkadaşı Muhsin Bey’i, İstanbul’da sanatçıların, yapımcıların mekanı kahvehanede bulur.
Her türlü yağcılığı yapar göze girebilmek için...
Değim yerindeyse kapıdan kovulur bacadan girer…
Muhsin Bey ise naif bir kişiliğe sahip, pavyonda şarkı söyleyen apartman komşusundan hoşlanan bir müzik yapımcısı…
Türkiye’de yozlaşan kültürü, dejenere yaşamlara özenti bir insan hikayesi sunan Muhsin Bey, günümüze dair önemli mesajlar da veriyor.
Türkücü olmak amacıyla çıktığı yolda daha popüler olduğu için, para kazandırdığı için “ezilenlerin dünyası” arabeske geçiş yapan Ali Nazik, günümüzdeki piyasacı, her kılığa giren, omurgasız insan profiline filmin gösterime girdiği 1987 yılından ışık tutuyor.
Elinden tutan, her türlü iyiliği yapan yapımcısının hoşlandığı kadına da göz diken Ali Nazik, onurlu yaşam, erdem gibi değerlerin köküne kibrit suyu döküyor anlayacağınız…
Yavuz Turgul’un senaryosunu yazıp yönettiği bu film, Turgut Özal’lı yıllara, iktidardaki ANAP’ın “işini bilen memur”larına yol veren sosyokültürel değişimin iyiden iyiye hissedildiği Türkiye’yi en iyi tahlil eden önemli bir yapım kanımca.
Kısa yoldan zengin olmak için neredeyse her şeyin mubah görüldüğü bir devre ortam hazırlayan bu dönüşümde eğitimdeki içler acısı durumunun da katkısı büyük kuşkusuz…
Yeditepe Üniversitesi ve MAK Danışmanlık iş birliğiyle bu yıl 18-29 yaş grubu gençlerle gerçekleştirilen ‘Gençlik Araştırması’na göre mutlu olmak için öncelikle paraya sahip olunması gerektiğini belirtiyor gençler.
Daha sonra kariyer, maneviyat ve aile olarak sıralanıyor.
Oysa Uluslararası Stratejik Araştırma, Eğitim ve Danışmanlık Merkezi’nin (USADEM) 1979 yılında yaptığı ankette mutluluk için ilk sırayı sevgi almış. Sevgiyi, sırasıyla özgürlük, meslek-iş, eğitim, aile, sağlık ve para izlemiş.
Kısacası 40 yılı aşkın sürede, para mutluluğu sağlama bakımında en önemli değer haline gelmiş. 41 yıl önceki gençlik sevgiyi mutluluk aracı olarak görürken, bugün ise en değerlisi para…
İşte bu sosyokültürel dönüşümün en güzel cevabı bu olsa gerek: Çok para sahibi veya zengin olabilmek…
Peki para sahibi olabilmek için gerekli eğitim, yetenek, mesleki birikim, deneyim veya bilgi bir yana…
Vazgeçebileceğiniz değerler olur muydu?
Nelerden vazgeçerdiniz mesela…
Onurlu yaşamı kutsayan bu tehlikeli sorunun cevabı Z kuşağı gençler için de bir seçenek sunuyor çünkü…