Bazı CHP’li arkadaşlar sadece başlığa bakacak. İçlerinden bazıları sosyal medya ve alanlarda basın hürriyeti, düşünce özgürlüğü konularında ettikleri koskoca sözlere yakışır bir şekilde en sinkaflı tepkilerini ortaya koyacak ama sorun değil.
En son söyleceğimi başlığa yazdım ve arkasında duruyorum. Hele ki CHP kurultay sürecinde Gaye Usluer’in rutine bağladığı PM zaferini bile #örgütkazandırır diyerek kendine mal eden bir örgütü savunmak insan aklıyla dalga geçmektir.
Şehrini ve partisini değil bazı kişilerin ve kendilerine yakın olanların kazanmasını zafer saymak ise çok daha vahim bir tablodur.
Hele ki Büyükerşen ve Ataç olmasa Pazar toplantısını 7 kişiyle yaptığını unutanlar vefasızdır. Onlar olmadan Eskişehir genelinde 10 bin oy aldığı zamanları unutan ve en acısı onları bazı sistemli çalışmalarla kurultay delegesi seçtirmedikleri için sevinenlerin olduğu yapı neyi kazandırabilir çok merak ediyorum.
Milletvekili sayısını 5’e çıkartmaya mı? Büyükşehir Belediyesini ve meclis çoğunluğunu mu?
İlçelerin 8’inde CHP bayrağı dalgalandırmayı mı?
Yoksa seçilmekten ziyade seçilecek adayı belirleme umudunu mu kazandırır?
Bu Örgütlü Birliktelik Bir Sonraki Seçimin Dizaynı İçin mi?
Dikkatlerden kaçmasın isterim ki, madem örgüt kazandırıyordu ve Gaye Usluer bu sayede kazandı diyelim. Eskişehir’den hem de anahtar listede olan bir isim Nuray Akçasoy niye kaybetti? Gücü ve etkisi kazandırmaya yetiyorsa örgüt neden Akçasoy’u seçtirmedi.
Peki, Gaye Hoca 4 kez başardığı bir işi yeniden başardığında bunu kendi değil örgütün başarısı olarak lanse edenlere neden izin verdi?
Öncesinde olmayan ve il kongresinden sonra perçinlenen bu sıkı fıkı örgüt ilişkinin CHP içinde bir sonraki seçimin dizaynı ve işbirliği için oluştuğunu düşünmek olası değil mi?
Peki, Gaye Hoca hep örgütçü ise 2014 yılında Odunpazarı için 5 aday adayı varken, örgütün büyük tepkisine rağmen Kazım Kurt’un aday yapılmasını nasıl değerlendirmişti?
Örgütteki arkadaşlar kusura bakmasın ama CHP’lilerin bir kısmının diğer CHP’lileri Kurultay ve Kongre gibi parti içi seçimde hezimete uğrattıkları için bu kadar sevinmelerini nasıl normal bulmuyorsam. CHP’nin bugün yerel iktidarda olmasının tek sebebi olan Büyükerşen ve Ahmet Ataç’ı parti özelinde karşılarına alma çabalarını da çok komik buluyorum.
Hele ki parti kişilerin üstündedir, kimse CHP’den büyük değildir diyenlerin Kılıçdaroğlu’na karşı olmalarına rağmen onun listesine girmek için çabalarını düşününce insana bir gülme geliyor.
Tamam, kimse kurumlardan büyük ve vazgeçilmez değildir. Ancak Büyükerşen ve Ataç’ın partiye değil partinin onlara ihtiyacı olduğu gerçeğini unutmamak gerekir.
Mesela Büyükerşen bir daha ki seçim CHP’den değil başka bir partiden aday olsa veya bağımsız bir aday olsa da seçim kazanır.
Hoca tamam dedi diyelim, CHP’de Ahmet Ataç ismini aday yapmadı. Ataç’ta Deva, Gelecek veya İyi Partinin adayı oldu? Seçilir mi seçilmez mi? Cevabı biliyoruz değil mi?
Peki, Ataç ve Büyükerşen CHP’den istifa ettiği an CHP Eskişehir’de ne yapabilir? Onu da çok iyi biliyoruz.
O yüzden bu kadar meydan okuyarak örgüt kazandırmaz bu gidişle Eskişehir’i kaybettirir.
Seçimi kazandıran örgütten önce o örgütün güçlü olabileceği şehirdir. Yani şehir kazandırır.
Benim bazı CHP’lilere tavsiyem içinde oldukları Yankı Odası’ndan çıkmaları…
O yankı odası çok tehlikeli bir yer. Oradayken her yapılanın hak, reva ve doğru olduğunu düşündüren seslerden başkası yok.
Hepsine bahane uyduracak, her hareketi alkışlayacak ve sağlıklı düşünmeyi etkileyen mizanseller var. Oyunlar var türlü türlü. Örgüt değil belki ama birilerinin tüm çatlak sesleri engelleyecek örgütlü işleri var.
O odada kalan herkes gerçeklerden uzaklaşıyor, farkında olmadan biriktirdiklerini harcıyor, arada sırada odaya sızan çatlak sesleri düşman ilan ediyor. O kadar yalnız kalıyor ki bir zaman sonra Zalime, masumu şikâyet ediyor.
Recep Taşel, sevgili Recep Abi çalışkan, iyi niyetli tamam ama yankı odasına kolunu kaptırmış sanki.
Geçenlerde CHP için İktidar’a koşuyor demişti…
Aynı gün oturup sohbet ettiğimiz birkaç CHP’li dost ise “CHP’den umudu kestim, 40 yıl sonra ilk kez başka partiye oy vereceğim” diyordu…
Evet CHP koşuyor ama İktidara değil ters yöne…
Çünkü Büyükerşen ve Ataç olmadan başlayan Jale Nur Süllü ve Utku Çakırözer’i yok sayarak çıkılacak yol İktidara değil, 7 kişi gelince sevinilen Pazar toplantılarına koşar ancak.