Eğitim şehri Eskişehir’in Osmanlı’dan Cumhuriyet’e devredilen 7 okulundan biridir “Turan”. Onu asıl önemli kılan ise değerli eğitim hatıralarını biriktirmiş ve ders araç gereçlerini günümüze taşımış olmasıdır. Turan’dan geriye kalan tarihî ders araçları, öyle alelade şeyler değildir. Orijinal taş baskı posterler, Almanya’daki kardeş okuldan gönderilen piyano; insanda fantastik bir laboratuvarda olduğu hissini uyandıran içi doldurulmuş hayvanlar, kimyasal sıvıyla korunan iki yılan, bir ahtapot, matematik-geometri takımları ve “model model” ders araçlarının yer aldığı zengin bir koleksiyon söz konusudur. Ayrıca biri Osmanlı Türkçesi olmak üzere iki kütük defteri var. Yine çok sayıda fotoğraf... Mektebin ilk öğretmen ve müdürlerinden Bayram Karatan’ın fotoğrafçılığa olan ilgi ve bilgisinden dolayı pek çok fotoğraf; okulun arşivine eklenmiş. Okulun altın yaldızlı mermer kitabesi de mevcut. Bütün bu ders araçları ve belgelerin tamamı 2011 yılında dönemin Odunpazarı İlçe Millî Eğitim Müdürü Muhittin Adıyaman tarafından Müftü Camii’nin karşısında -eski bir şapel olan binada- sergievi çatısı altında toplanmıştı. 2015’te öğrencilerim Şeyma Sözsoy ve Aleyna Tapmaz ile konu hakkında uluslararası bir eğitim kongresinde bildiri sunmuştuk. Araştırma sürecimizde dönemin Odunpazarı İlçe Millî Eğitim Müdürü Hasan Başyiğit’le yaptığımız röportajda -piyano hariç- bütün ders araç gereçlerinin Anadolu Üniversitesine devredileceğini öğrendik. Piyanoyu ise bir okula verdiklerini ifade etti. Anadolu Üniversitesi’ne devredilen diğer bütün ders araç-gereçleri yaklaşık 4 yıl “saklı” kaldı. “Saklı” derken hem “gözlerden ırak” hem de bir yerde “mahfuz” olduğu anlaşılmalıdır. 21 Mart 2019’da Cumhuriyet Tarihi Müzesi içinde Turan’dan kalanların tekrar sergilenmeye başladığını duyar duymaz Müze’ye koştuk. Aslında Cumhuriyet Tarihi Müzesi’nde titiz ve itinalı çalışıldığını gözlemledik. Ancak Üniversite’ye devredilen tarihî eşyaların çok az bir miktarının sergilendiğini gördük. Yani kendi evinin iki küçük odasında misafir gibidir Turan. Oysa o küçük Sergievi’ne büyük tarihiyle ne de güzel sığmıştı bütün yadigârlar. Yine de müze yeri için Turan’ın asıl binasının düşünülmesi, şimdilik tek tesellimizdir ve zaman içinde bu tarihî mektebin hatıralarına, binanın asıl sahiplerine, daha fazla yer verileceğini; Muhittin Adıyaman’ın depodan itinayla çıkarıp Eskişehir halkıyla buluşturduğu yadigârların tekrar depolarda tutulmasına razı gelinmeyeceğini ümit ediyorum.
Turan’dan kalanlar; şehrimizin “eğitim şehri” olma konusundaki tarihî misyonunun en somut kanıtıdır. “Turan’ın öz malı” piyanosuyla, altın yaldızlı kitabesiyle -Hesap Hendese derslerinde kullanılan tek bir küpüne kadar, iğneden ipliğe tek bir çöpüne kadar- bu tarihî mektep daha fazla ara vermeden tek bir çatı altında, yani asıl binası olan şimdiki Cumhuriyet Tarihi Müzesi’nde Anka misali küllerinden yeniden doğmalıdır. Bunu yapmaya mecburuz. Mektebin yapılmasında ve eğitiminin nitelikli hâle getirilmesinde büyük emekleri olan Eskişehir’in ilk ve efsane Millî Eğitim Müdürü Ethem Nejat Bey’in aziz hatırasına, Millî Mücadele yıllarında asker olunca okul demirbaş defterini muhafaza için yanına alan Müdür Bayram Karatan’ın aziz hatırasına, mektebin Yunan işgalinde kurucu ve kurtarıcısı olan Tevfik Türkmen’in aziz hatırasına, “Turan’ın öz malı” piyanosunun başka okula devredilmesini engellemek için Millî Eğitim’le arasının açılması pahasına durumu Vali’ye şahsen aksettiren ve piyanonun naklini engelleyen Şevket Turan’ın aziz hatırasına ve daha nice emektarının aziz hatıralarına, hepsinden önemlisi savaş yıllarında dahi “Mektep isteriz.” diyerek buna kaynak bulan Eskişehirlilerin, ecdadımızın aziz hatırasına; Turan’dan kalan ders araç-gereçleri ve belgelerin tamamını kendi binasında Eskişehir halkıyla buluşturmak bir evlatlık görevidir.