Türkiye'deki gazeteci meslek örgütlerinin tamamına yakını iktidarı oluşturan AK Parti ve MHP'nin hazırladığı ve "sansür yasası" olarak adlandırılan yasa teklifine ses yükseltiyorlar.
Neden peki?
Çünkü seçim öncesi “dezenformasyonla mücadele” adı altında gazeteciliğe baskı kurmayı planlıyor iktidar bileşenleri.
Medyayı cezalandırmaktan başka amacı olmayan bu teklife kimler karşı?
Neredeyse tüm meslek kuruluşları...
Medya Dayanışma Grubu bileşeni basın meslek örgütleri Çağdaş Gazeteciler Derneği, Gazeteciler Cemiyeti, Basın Konseyi, Diplomasi Muhabirleri Derneği, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Haber-Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Parlamento Muhabirleri Derneği, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği ve Türkiye Gazeteciler Sendikası...
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TGS İl Temsilcisi Şenay Bilik Yıldırım ve bir grup gazeteci, önceki gün TBMM'de grubu bulunan partilerin Grup Başkanvekillerine bu yasa teklifine neden karşı olunduğuna ilişkin dilekçeyi gönderdi.
Dün de Medya Dayanışma Grubu bileşeni gazeteci örgütlerinin yöneticileri, TBMM’de milletvekilleri ile “sansür yasasına” karşı “siyah maskelerle” açıklama yaptı.
Medya Dayanışma Grubu, önerilerini ve eleştirilerini özetle şöyle sıraladı:
"İstenmeyen haberi yapanın yanı sıra yayan da ceza alacak. 29. madde ile ‘Halkı yanıltıcıyı bilgiyi alenen yaymak’ gibi bir yeni suç tanımı oluşacak. Muğlak ve ucu açık ifadelerle hangi savcının hangi yanlış bilgiyi yayanlarla ilgili harekete geçeceği bilinemeyecek. Sosyal medyada eleştirel paylaşımlar, ‘dezenformasyon’ olarak suçlanabilecek. Yalan haberi yapanın yanı sıra ‘yayan’ ifadesi getirilerek demokrasiyi ve ifade özgürlüğü ilkesini temelinden sarsıp çökertecek, pek çok uygulamayla karşı karşıya kalınacak.
Yerel gazeteler ağır darbe alacak. Yerel gazetelerimizin ana yaşam kaynağı olan resmi ilan gelirlerinin yüzde 75 oranında azalması söz konusu olacak.
Yerel gazete ile internet sitesi farkı sorun olacak. İnternet haber sitelerine ait mevzuat düzenlemelerinin sonrası yapılacağının belirtilmesi büyük boşluk yaratıyor.
Sosyal medya paylaşımlarına ceza. İktidarlar tarafından tehlikeli görünen sosyal medya paylaşımları ağır cezaya maruz kalacak. Kapalı, anlık mesajlaşma uygulamaları, görüşmelere, mesajlara ilişkin bilgileri Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'na (BTK) verecek.
İnternet basınına bir havuç 10 sopa. Teklifin bir nebze olumlu sayılabilecek yanı, internet basınında çalışan meslektaşlarımıza gazeteci statüsü kazandırması ve bu yolla basın kartı alma yolunun açılması. Bu duruma karşın belli şartlarda internet basınına yönelik ağır yaptırımlar da öngörülmekte. Teslim ve muhafaza yükümlülüğünü yerine getirmeyen internet sitesine, 1 milyar liraya kadar ceza verilebilecek. ‘Haber sitesi’ vasfını yitirenler internet sitelerinde çalışan gazetecilerin kişisel hakkı olan basın kartı da ellerinden alınacak.
İnternet siteleri davalara boğulacak. Kişisel hakların korunması önemli… Ancak bu haliyle internet siteleri için kaotik bir süreç yaşanabilecek.
Basın kartınını anlamı kalmayacak. Gazetecilerin basın kartı taşımasının hiçbir anlamı kalmıyor. Dernek ve vakıf yöneticilerinin, pek çok kamu çalışanının basın kartı almasının önü açılacak.
Bant genişliği daraltılabilecek. BTK sosyal medya ve Whatsapp gibi haberleşme programlarını çok sıkı denetim ve ceza tehdidi altına alacak. Kullanım bilgilerini vermek ya da suç işlediği öne sürülen hesaplarla ilgili işlem yapmak gibi ağır yükümlülükleri kabul etmeyen sosyal medya şirketlerine 30 milyon TL ceza ve kapatmayla eş anlamlı sayılabilecek düzeyde yüzde 95 bant daraltması cezaları söz konusu olacak.
Basın İlan Kurumu ceza kurumu olacak. Basın İlan Kurumu gazetelere ve internet haber sitelerine hem para hem ceza veren bir kurum olarak büyük yetkilerle donatılacak. Basın İlan Kurumu tıpkı televizyon ve radyolar üzerinde kılıcını sallayan RTÜK gibi, yazılı ve dijital medyanın ‘eli silahlı polisi’ haline gelecek.
Mesleki mücadele yapanlara daha ağır cezalar... Mesleki düzenleme yapma amacıyla kurulan kurumlar birer ceza kurumuna dönüştürülürken şimdiden nokta atışı başlatılan cezalar yaygınlaştırılacak."
Tüm inisiyatifi alacak iktidara istediği gibi davranma yetkisi verecek bu yasal düzenleme, sadece medya kuruluşlarını ve gazetecileri değil, sosyal medya kullanıcılarını yani tüm toplumu etkisi altına alabilecek nitelikte.
Şu anda yurttaşlar düzeyinde bir farkındalık oluşmadığı görülüyor.
Bu yasama yılında, seçim öncesi çıkması öngörülen düzenlemeye itirazlar artmaz, bugün sesimiz gür çıkmazsa yarın çok geç olabilir.