ESOGÜ denince akla ne gelir? ESOGÜ denince akla, kamuoyunun aklına Tıp Fakültesi gelir… ESOGÜ büyük oranda Tıp Fakültesi demektir. Tıp Fakültesi’nden kasıt elbette eğitim verilen yer değil hastane kısmı gelir.

Anadolu Üniversitesi’nden 1993 yılında ayrılarak kuruldu. Tıpkı 2018 yılında yine AÜ’den bölümler ayrılarak kurulan Eskişehir Teknik Üniversitesi gibi…
1993’te Osmangazi Üniversitesi olarak kuruldu.
Sanırım Tokat’taki üniversiteyle isim karışıklığı olduğu için başına ‘Eskişehir’ getirildi. 1 Temmuz 2005’te Osmangazi Üniversitesi’nin adı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) oldu.
Prof. Dr. Esat Erenoğlu, Prof. Dr. Erdoğan Fıratlı, Prof. Dr. Necat Akdeniz Akgün, Prof. Dr. Fazıl Tekin, Prof. Dr. Hasan Gönen, Prof. Dr. Kemal Şenocak ve Prof. Dr. Kamil Çolak rektörlük yaptı.
Prof. Dr. Kamil Çolak halen görevde…
ESOGÜ ve Rektör denince akla Prof. Dr. Gaye Usluer de gelir. Seçimde en yüksek oyu almasına rağmen atanamamıştı ya da atanmamıştı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’di. Görev süresi bitimine yakın olduğu için ‘etik olarak doğru bulmadığı için’ Gaye Hoca’yı atamadı!
Sonra bu durumu Gaye Hoca’ya mektup yazarak ‘izah ettiğini’ duymuştum. Atanamayan Rektör, Gaye Hoca ile birlikte sekiz rektör görev yaptı diyebiliriz!
ESOGÜ son yıllarda çok ilerleme kaydetti. Her alanda iyi haberler geliyor. Öğrenci sayısından akademik başarıya kadar hemen her alanda beraber yola çıktığı pek çok üniversiteyi geride bıraktı.
Elbette daha yolun başında… Şimdilik ‘ulusal düzeyde işler yolunda’ diyebiliriz. Üniversitenin amacı kuşkusuz evrensel başarı ve faydadır. Yani tüm insanlığa hizmettir…
Hocaların tabiriyle “ Bir gece ansızın bölünen” ESOGÜ, az zamanda çok ve büyük işler başarmıştır.
Öte yandan son yıllarda giderek artan şekilde ‘içe kapanmaya’ başlayan ESOGÜ, ivme kaybetmeye başladı. En azından algı bu yönde…
Kemal Hoca ile başlayan ‘içe kapanma’ Kamil Hoca ile zirveye çıktı!
ESOGÜ’de ne olup bittiğini kimse bilmiyor.
Sanki yetkili kimse yok gibi…
Sanki basın birimi yok gibi…
Büyük Maraş Depremleri sonrasında 10 katlı Tıp Fakültesi Hastanesi’nin sağlamlığı merak edildi. Gazeteciler tam bir ay yazdı, sordu, merak etti. Tam bir ay… ESOGÜ’den çıt çıkmadı.
Nihayet sonunda bir açıklama yaptılar. Binanın inceleneceğini söylendi. Ama sonra yine ses çıkmadı. O açıklama üzerinden de üç ay geçti. Gazeteciler yine soruyor, yine cevap yok!
Sonra Hastane’ye ulaşımda sıkıntılı yaşanıyor. Belediye otobüsleri pandemi sonrası kampüs alanına sokulmuyor. Başta onkoloji hastaları olmak üzere ciddi sıkıntı yaşanıyor. Kaç kez haber yapıldı. ESOGÜ’den yine ses yok.
Kamil Hoca, ESOGÜ’yü aldı götürdü uzaklara… Orada bi yerde sessiz sedasız yönetiyor!
Eskişehir’in en halkla iç içe üniversitesi artık aramızda değil! Tüm birimleriyle aramızda olsun, tüm kapılar açılsın demiyoruz ama bu kadar uzaklık da pek hayra alamet değil.
Son yıllarda böyle yöneticiler moda oldu! Aman dikkat çekmeyeyim, aman basın beni yazmasın iyi ya da kötü yazmasın… Sessiz sedasız işimi yapayım, kimseyle hiçbir şey paylaşmayayım!
İçe kapanma ilk anlarda yaratacağı ‘konfor alanı’ nedeniyle yöneticilere hoş gelebilir ama sonrasında ‘çürümeyi’ beraberinde getirdiği unutulmamalı. Bu anlamda pek çok kurumumuz ‘çürümeye‘ başlamıştır.
Eskişehir’in ve Türkiye’nin gözbebeği ESOGÜ, umarım bu çürümeden nasibini almaz.