Ama öyle bi açlık değil! Aylar, yıllar süren bir açlık… Öldürmedi ama doğru düzgün yaşatmadı da…
O kadar uzun zaman oldu ki, çoğumuz açlığını bile unuttu!
Bizi ilk kim aç bıraktı unuttuk…
Bu açlık kimimizi yordu, kimimizi yaşlandırdı, bazılarımızı da öfkelendirdi!
Açlık işte…
Her bünyede farklı tepkiler veriyor.
Yıllar süren açlıktan sonra sizi gördük. Eşinizle birlikte Köprübaşı’nda, Odunpazarı’nda, Bademlik’te…
Mükemmel bir sofraya davet edecek gibi duruyordunuz…
Hem de kimseyi ayırt etmeden…
Hani uzun zaman oldu öylesi bi sofraya oturmayalı… Bir gün denk gelir de oturursak doğrusu ne yapacağımızı da bilmiyoruz! Bi kusurumuz olursa şimdiden affola…
Elbette manevi bi açlıktı bizim ki…
Yani en zor açlık… Evet, son yıllarda ekonomi bozuk ama devlet var, belediyeler var, dayanışma var, hayırseverler, aile var… En yoksulumuz bile bi şekilde karnını doyuruyor. Çok şükür…
Ama manevi açlığı ne yapacağız?
Bir valinin şehrin ortasında poz vermesini özledik. Bu özlenir mi demeyin! Mesai bitimi, paylaştığınız fotoğrafa verilen ‘tepkilere’ bakarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Sağda solda kim varsa övgü yağdırdı.
Valilik önünden geçmeyen arkadaşlarım o ‘fotoğrafa’ sahip çıktı.
Bir Vali’nin eşiyle birlikte şehrin orta yerinde poz vermesi nasıl olur da ‘kusursuz’ bir başlangıç yaptırır? Yaptırdı, herkes de şahit oldu.
Açtık Sayın Valim!
Çok açtık…
Ondan fotoğrafları beğenmemiz, paylaşmamız, birbirimize yollamamız…
Eski bayram sabahları gibi bir poz verdiniz.
Gurbetten yollanan ilk fotoğraf gibi kıymetli bir kare…
Kimin başı sıkışsa ‘ararım valiyi’ dedirtecek bir fotoğraf…
Çok açtık Sayın Valim!
Ama gözümüz aç değil! Bakın şimdiden doyar gibi olduk. Hani fazlasında gözümüz yok. Ara sıra böyle başımız okşansa yeter de artar bile…
Asıl biz hoş geldik…