Cihan Yıldırım yazdı...
Şunu en başta söylemem lazım. Bir Eskişehirli olarak AK Parti İl Başkanı’nın ‘uzlaşmacı’ tutumundan son derece memnunum. Yıllardır çözülemeyen sorunlara el atması hoşuma gidiyor. Büyükşehir’in takıldığı konularda Ankara’nın kapısını çalması ve istediğini alması iyi bir şey…
Her zaman ‘Eskişehir ortak paydası’ denmiyor mu? İşte Gürhan Albayrak tam olarak bunu yapmaya çalışıyor. Allah var, karşısındaki Ayşe Ünlüce’de böyle davranıyor.
Kente gelen iktidar temsilcilerinin programlarına eşlik ediyor. Adalet Bakanı’ndan Merkez Bankası Başkanı’na kadar… Karşılıklı şık hareketler…
Biz Eskişehirlilerde bu ‘yeni dönemin’ tadını çıkartıyoruz.
Kurtuluş Kapalı Pazaryeri… Albayrak ve Ünlüce diyaloğuyla çözüldü… Aylardır yaşanan mağduriyet son buldu. Aynı şekilde hayvan barınağı meselesi… Ve mezbahane olayı…
Başkaları da var ama bu üç olay çok somut ve en bilineni…
Bu üç olayda da iktidar partisi il başkanı, CHP’li belediyeye ‘yardım eli’ uzattı ve sorunları çözdü.
Normal şartlarda ve normal ülkelerde bu tür şeyler haber olmaz, dikkat çekmez belki… Ama ne şartlar normal, ne ülke…
Hele hele Eskişehir… AK Parti’nin giderek alan kaybettiği bir şehir… Moraller bozuk, artık hayal bile kurulamıyor.
O halde sorun nerede?
CHP kanadında sıkıntı yok. Onlar, böyle bir ortamda hizmet üretmenin mutluluğunu yaşıyor.
AK Parti’de ise işler biraz karışık…
Albayrak’ın, Ayşe Ünlüce’ye ziyareti sonrası başlayan yeni siyaset tarzı, iktidar cephesinde farklı tepkilere neden oldu. Albayrak’ın uzlaşmacı ve yapıcı tarzını olumlu bulanlar var.
Öte yandan giderek sesleri yükselen bir kesim var. Onlara göre Albayrak yanlış yapıyor. Özgür Özel’in genel başkanlığının ilk günlerinde CHP’ye yaptığını, Albayrak’ın AK Parti’ye yaptığını düşünüyorlar.
Özgür Özel nasıl sonuç alamadı ve vazgeçtiyse Albayrak’ta sonuç alamaz diyorlar. Ve eninde sonunda vazgeçecek deniyor. Ama o esnada iş işten geçmiş olacak… Albayrak’ın dönüşü olmayan bir yola girdiğini savunuyorlar.
Şöyle bi düşündüm, haklı oldukları yönler var.
Eskişehir’de, AK Parti adına 20 yıldır yapılan ‘mücadeleyi’ bir kenara bıraktı Albayrak.
O mücadeleyi yapanlar hatta bunun için bedel ödeyenler ‘kendisini ‘kötü’ hissetmemeli. Biz boşuna mı kötü olduk insanlarla, şehirle, rakiplerle dememeli…
Siyaset, her zaman ince bir buz tabakası üzerinde yapılır. Kırılma riski hep var ama karşıya geçmek için o buzun üstünde yürünmeli…
Belki günün sonunda kazanabilir, haklı çıkabilir ama bunu tabana özellikle belli bir kesime çok iyi anlatması gerekiyor.
Bugün sağda solda kısık sesle yapılan eleştiriler yarın Genel Merkez’in duyacağı bir noktaya gelebilir.