Seçim süreci daraldıkça, insanlar tercihte bulunacağı aday veya adaylar ile ilgili çok daha net pozisyonlar alıyor.
Bu durum, siyaseti ani reflekslerin ötesinde bir yere konumlandırmaya çalışanlar için elverişli bir ortam sunuyor.
“Kim kazanır” ya da “kim kaybeder” muhabbetinden sıkılanların, Eskişehirlilerin nasıl bir belediye başkanı istedikleriyle ilgili sohbetlere yumuşak bir geçiş yapılıyor sanki.
*
Bir ara seçim atmosferinin heyecanı ile Nebi Hatipoğlu’nun, Ayşe Ünlüce’ye “Sen nasıl bir kadınsın” diyerek sorduğu sorunun cevabı sokaktan geliyor.
Geneli pozitif olmakla birlikte ilginç tespit ve saptamalara denk geliyorum.
Bu sohbetler, nasıl bir kadın olduğunun sorusuna cevap vermekle birlikte, nasıl bir insan profili ile de karşı karşıya olduğumuzun ciddi ipuçlarını veriyor.
*
Ayşe Ünlüce adayı olduğu CHP’nin firesiz oylarını alabilecek bir aday olduğu su götürmez bir gerçek olarak çıkıyor karşımıza. Beyaz Eskişehirlilerin de Ayşe Ünlüce’ye ciddi rağbet gösterdiği başka bir gerçek.
Fakat, beni en çok şaşırtan destek bir dönem AK Parti’yi iktidara getiren ve hala AK Parti’ye ciddi destek sunan yoksul kesimlerden geliyor.
Özellikle kadınlarından.
*
Dikkat edin!
CHP’nin dış ilçelerde atağa kalkacağı beklentisi çok yüksek.
Bu durum bir Ayşe Ünlüce etkisi bana kalırsa.
Yoksul kesimde yer alan kadınlar, Ünlüce’ye yetiştirip, büyütüp daha sonra okuttukları başarılı kızları gibi yaklaşıyor. İnanılmaz bir sahiplenme söz konusu. Ünlüce yoksul evlerin okuyan kızı, gurur kaynağı gibi adeta.
*
Yazdıklarım biraz abartılı bulabilirsiniz.
İşin özün de burada zaten.
Sen abartın, ben abartım, o abarttı…
Ayşe Ünlüce abartıya kaçmadı.
Onca zırvanın arasında hem kendisine hem de vaatlerine makul, anlaşılır bir sınır çizdi.
Onca abartılmış seçim çalışmaları sürecinde, seçim mühendislerinin ateşli belagatlerde bulunmadığı için kızdıkları Ayşe Ünlüce, bu üslubunu koruyarak da zoru başardı.
Bin bir gürültünün yakıcılığı arasında bir onun sessizliği gölge oldu.
İnsanlar bu gölgeye sığındı.
Hem de sığındıkları bu gölge hiç de o evin, o mahallenin yabancısı değildi.
O evin insanıydı, o mahalledendi...