Seçim sürecinde önemli göstergelerden biri de adayların canlı yayın performanslarıdır. Türkiye, adayların canlı yayında karşılıklı tartışmasını AK Parti döneminde unuttu!
Oysa çok güzel bir uygulamaydı…
Medeni ülkelerde devam eden ve kampanyanın çok önemli bir bölümünü oluşturuyor bu tür yayınlar. Kendine güvenen, projesine inanan adayların kararsız seçmeni ikna etmek için gördüğü büyük bir fırsat.
Herkesin birbiriyle ‘tartıştığı’ ülkemizde bizi yönetmeye talip insanları yan yana, fikirlerini açıklarken, konuşurken göremiyoruz. İleri Demokrasi’nin yan etkisi olsa gerek…
Adaylar yan yana gelmiyor ama canlı yayınlara katılıyor. Hatta bazen ‘bir saat’ arayla aynı yayına katılıyorlar. Perşembe günü Eskişehir’de böyle bir yayın yapıldı. Önce Burhan Sakallı sonra Yılmaz Büyükerşen, Fox Tv’ye çıktı.
Her iki aday da yaklaşık yarım saat yayında kaldı. Söz konusu yayınlara dair gözlemlerim oldu.
Yayının galibi kimdi?
En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim mi? Aslında söyledim zaten… Yazımın başlığında da görüldüğü üzere; Burhan Sakallı açık ara öndeydi.
Cumhur İttifakı Adayı AK Partili Sakallı, yayından puan ya da puanlarla ayrıldı. Millet İttifakı Adayı CHP’li Büyükerşen ise net bir mesaj veremediği ve hedef koyamadığı için bana göre zarar etmediyse de ‘kazançlı’ çıkamadı.
Hoca, fırsatı iyi değerlendiremedi de denebilir.
Sakallı pozitif, kucaklayıcı, vefalı ve netti… Sakallı ‘göreve hazırım’ imajını başarıyla çizdi.
Büyükerşen çoğu zaman negatifti. Hoca, Ahmet Ataç ve Kazım Kurt’u kucaklarken bile ‘tereddüt’ eder gibiydi. Bir eliyle kucaklerken diğer eliyle iter gibiydi! Ataç’ı seçim kaybetmesine rağmen yeniden aday yaptım cümlesi gibi… 
Kendisinden önce kimsenin adını anmayan Hoca’ya ‘vefalı’ diyemeyiz. Büyükerşen 4-5 saat süren yayınlarda derdini anlatabiliyor ama yarım saatlik yayında ‘net’ bir şey diyemiyor, diyemedi.  
Sakallı ‘Eskişehir dersine’ çok iyi çalışmış bir adaydı. Öte yandan Büyükerşen, ‘hocalığın’ verdiği özgüvenle olsa gerek ‘notlara’ bile göz atmamış gibiydi…
Sakallı, eşi (Erdoğan ile tokalaşmaması) ve termik santralle ilgili ‘netameli’ konuların altından kalkarken Büyükerşen yaptıklarını anlatmada bile zorluk çekti. Sakallı, Büyükerşen dahil şehre hizmet etmiş herkese teşekkür etti. Büyükerşen ise Eskişehir’e 1999 ve öncesi olarak bakmayı tercih etti. Bu haliyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gittiği toplu açılış törenlerinde kente önceki iktidarlar döneminde yapılan her şeyi sahiplenmesi gibi bir duygu yaşattı bizlere…
Sakallı’nın hayalleri ve hedefleri vardı. 10 istihdam, yeni nesil belediyecilik, termal kaynakları canlandırma gibi…
Büyükerşen’in ‘dertleri’ vardı… Sorumlu olduğu alanın büyüklüğü ya da trafik gibi…
Sakallı örnek ve mesajlarıyla Büyükerşen’i yıprattı, silkeledi! Büyükerşen, Sakallı’ya sadece o da soru üzerine “Rakibim güçlü değil” gibi bi şeyler söyledi. 
Sonuç…
Sakallı ‘deplasmanda’ olmasına ve hakem dezavantajına rağmen yayın sınavını başarıyla atlattı. Büyükerşen için en hafif tabirle ‘muhteşem taraftarı önünde beraberliğe razı oldu’ diyelim… Öte yandan bir canlı yayını ‘kazasız, belasız’ atlatmak da başarıdır.