Son yıllarda hayatımıza giren kalıplardan biri de çare kalıbıdır… Kimi zaman politikada, kimi zaman futbolda… Kurtarıcıyı, dertleri bitirecek olanı işaret eder… Çare şu… Çare bu… Çoğu zaman bir liderdir çare... Çare Yılmaz Büyükerşen… Çare Celalettin Kesikbaş… Çare Harun Karacan… Çare Mustafa Akgören… Pandemi nedeniyle sıkıntılı günler yaşıyoruz. Herkes, hepimiz bir şekilde sıkıntı yaşıyoruz. Patrondan işçiye, cumhurbaşkanından sokaktaki adama… Herkes payına düşeni alıyor. Nicedir kimsenin ağzının tadı yok. Elbette geçecek bugünler, bitecek bu salgın… Bir süre sonra normal hayatımıza tekrar döneceğiz. Ama o güne kadar ne yapacağız? Bugünleri nasıl atlatacağız? Herkesi kıyıya sağ salim bir şekilde nasıl yanaştıracağız? Bu yoklukla, ekonomik daralmayla nasıl mücadele edeceğiz? Çare ne? Çare kim? Çare hangi kurum? Bu kez çare o veya bu değil. Tek başına devlet bile değil! Ne kadar güçlü olursa olsun devletlerin bile altından kalkamadığı günler yaşıyoruz.
Bugünlerde Çare İnsan! İnsanlar… Siz, biz, onlar… Çare hepimiziz… Çare insan olabilmekte, çare bu şartlar altında insan kalabilmekte… İnsan olarak atlatacağız, pandemiyi ve olumsuz etkilerini… Bu mücadelenin mucize formüllere ihtiyacı yok. Formül çok basit; insan olabilmek… En sade, en vicdanlı, en yardımsever haliyle insan… Hepimizin yapacağı bi şeyler var. Çünkü hepimiz insanız. Bu savaşta en güçlü silahımız insan. Çare olabilmek, çare olabilmeniz dileğiyle…