Ayşe Kaytan Uçak yazdı...

Siz demokrat olmak isteseniz de, sizin üzerinizden pozisyonunu belirleyenler yahut pozisyonunu güçlendirmek isteyenler, size kazanmak için her türlü anti demokratik uygulamaya başvurmanızı tembih eder. 

CHP İl Gençlik Kolları, 6 Ekim’de kongreye gidiyor. Gençlik kolları seçimlerine giderken yaşananlar bunun son örneği.  

Alt tarafı iki genç çıkıp gençlik kolları başkanlığı için yarışacaktı. 

Anladığımız kadarıyla üst taraf bu durumdan rahatsız olmuş.

Telefonlar edilmiş, “ona oy verme, buna oy ver” denilmiş.

CHP’de demokrasi; kimin kimi seçeceğinin başkaları tarafından belirlenmesi şeklinde işliyor. 

Üstelik bu ilk değil.

Hafızanıza gelen tüm CHP seçimlerine bir bakın; çoğuna belediye başkanları doğrudan müdahil oldu.

Belediyenin tüm gücünü “kendi adamını” seçtirmek için kullandı.

Kimi seçimlerde bürokratlar, o seçimin baş aktörüydü.

“Kazım Kurt, belediyenin gücü ile kongreleri etkiliyor” diyenler, Kazım Kurt’un doğru yaptığını düşünüp aynı yolu bu kez kendileri yürüyor.

Belediyelerin hışmına uğrayan ve “mağduruz” diyenler, güçlendikten beş dakika bilemedin on dakika sonra aynı metodu uygulamaya koyuluyor.    

Seçimler bir müsabakaya dönüşüyor.

Söylenen sözler, yapılan hareketler ciddi şekilde düzeltmeler gerektiriyor.

Ardından yapılan düzeltmeler ise ciddi olayları birer fıkraya çeviriyor.

Yazık…

AK Parti’nin parti içi demokrasi gibi bir derdi yok.

Kazananı, kaybedeni de Erdoğan belirliyor.

CHP’de binlerce “Erdoğan” var sanki, her biri Erdoğan olma hevesinde.

Her biri kazananı da kaybedeni de belirlemek istiyor.

CHP’de parti içi demokrasi ile AK Parti’deki lider sultası niceliksel olarak farklı.

Birinde bir Erdoğan var, diğerinde 1000…