Bu hafta İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku konusunda Türkiyenin sayılı İş Hukuku duayenlerinden olan Prof. Dr. Ufuk AYDIN hocamızın arabulucuğa ilişkin yazısını yayınlayarak, bu konuda okurlarımızı aydınlatmak istedim.

İŞ UYUŞMAZLIKLARINDA (ZORUNLU) ARABULUCULUK
2003 yılında kabul edilen 4857 sayılı İş Kanunu getirdiği iş güvencesi sistemiyle işçilere işe iade davası açma imkanı sağlarken, düzenlediği sistemin pratik olmaktan uzak, karmaşık yapısı yargı organlarının iş yükünü ciddi biçimde arttırmıştır. Bu durum ilk derece ve istinaf mahkemelerinde dosyaların birikmesine yol açmış ve adalete ulaşmak, kanunda yer alan süreleri çok aşacak biçimde, gecikmeye başlamıştır.

Yargı organlarının önündeki devasa yük bir yandan yürütme ve bir yandan da yasama organını harekete geçirmiş ve iş davalarının daha hızla çözülmesinin yolları aranmaya başlanmıştır. Bu anlamda ilk yasal değişiklik İş Kanununun 91/2. maddesinde yapılmış ve iş sözleşmesi sona eren işçilerin alacaklarına ulaşmaları idari mekanizma  yoluyla hızlandırılmaya çalışılmış ancak getirilen yöntemden umulan başarı sağlanamamıştır.

Gelişmeler karşısında Adalet Bakanlığı inisiyatif alarak bireysel iş uyuşmazlıklarının çözümünde alternatif uyuşmazlık çözüm yolu arayışına girmiş ve arabuluculuk yönteminde karar kılmıştır. Bakanlık, neredeyse dünyanın her yerinde ihtiyari nitelik taşıyan arabuluculuk yöntemini bir adım ileri götürerek zorunlu hale getirmiş ve bireysel iş uyuşmazlıklarının çözümünde arabuluculuğu dava şartı olarak düzenleyen İş Mahkemeleri Kanununu hazırlayarak TBMM’ye sunulmasını sağlamış ve bu Kanun 12.10.2017 tarihinde 7036 sayı ile kabul edilip, 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir .
İş Mahkemeleri Kanununun ilgili hükmüne göre; Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.

Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir. İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davaları hakkında zorunlu arabuluculuk hükümleri uygulanmaz.
Belirtilen nitelikte bir uyuşmazlık söz konusu olduğunda, başvuru karşı tarafın, karşı taraf birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna yapılır. Arabulucu, komisyon başkanlıklarına bildirilen listeden büro tarafından belirlenir. Ancak tarafların listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmaları hâlinde bu arabulucu görevlendirilir.
Başvuran taraf, kendisine ve elinde bulunması hâlinde karşı tarafa ait her türlü iletişim bilgisini arabuluculuk bürosuna verir. Büro, tarafların resmi kayıtlarda yer alan iletişim bilgilerini araştırmaya da yetkilidir. İlgili kurum ve kuruluşlar, büro tarafından talep edilen bilgi ve belgeleri vermekle yükümlüdür.
Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir.
Arabulucu, taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması yahut yapılan görüşmeler sonucunda anlaşmaya varılması veya varılamaması hâllerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhâl arabuluculuk bürosuna bildirir. Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.

Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları hâlinde, arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. İşe iade talebiyle yapılan görüşmelerde tarafların anlaşmaları durumunda, arabulucuya ödenecek ücretin belirlenmesinde işçiye işe başlatılmaması hâlinde ödenecek tazminat miktarı ile çalıştırılmadığı süre için ödenecek ücret ve diğer haklarının toplamı, Tarifenin İkinci Kısmı uyarınca üzerinde anlaşılan miktar olarak kabul edilir.
Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır.
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı hâlinde işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması aranır.

Bu süreçte arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.
Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. İşverenin yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanı da görüşmelerde işvereni temsil edebilir ve son tutanağı imzalayabilir.
Yukarıda kısaca özetlediğimiz, iş uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuk süreci neredeyse bir yıldır uygulanmakta ve özellikle işçiler bakımından ciddi hak kayıplarına yol açtığı gerekçesiyle eleştirilmektedir. Dünyada benzeri olmayan bu sistemin bazı sıkıntılar getirdiği bir gerçektir. Bunu başka bir yazının konusu yapacağımızı belirterek, benzer bir düzenlemenin ticaret hukuku uyuşmazlıkları için de planlandığını ekleyelim.
 

Bkz. 13.02.2011 tarihli ve 6111 sayılı Kanun m.77 ile değişik İş Kanunu m.91/2. Ayrıntılı bilgi için bkz. Fuat BAYRAM, “Bireysel İş Uyuşmazlıklarının Çözümünde İş Denetim Sisteminin Rolü”, Bireysel İş Uyuşmazlıkları ve Çözüm Yolları Sempozyumu, İzmir, 2013, s.40 vd. 
R.G. T. 25.10.2017, S. 30221.