Eskişehir’in gayri resmi tarihini tuttuğum Ajandam’a bakıyorum… 1 Kasım 1968’de Eskişehir Sanayi Odası’nın kurulduğunu görüyorum.

Belki pek çoğumuz için sanayi hele hele odası uzak bir kavram!
Sonuçta ilk anda insanın aklına patronlar kulübü gibi bir şey geliyor. Belki önceki yıllarda böyleymiş… Sanayi Odası etliye sütlüye pek karışmayan, kendi halinde, kendi üyesiyle mutlu mesut yaşayıp gidiyormuş!
Hatta üyelerin bile pek çoğunun Oda’ya gittiğini pek sanmıyorum… Niye gitsinler ki? 
Son yıllarda böyle olmadığını görüyoruz. Celalettin Kesikbaş’ın 2018 yılında kurumun başına geçmesiyle Eskişehir Sanayi Odası daha görünür oldu. Kağıt üzerinde bir oluşum olmaktan çıktı.
Ete kemiğe büründü adeta…
Böyle olunca da sadece patronların değil herkesin, hepimizin bir kurumu haline geldi. Önceden bırakın çalışanları üyelerin bile pek haberi yoktu Sanayi Odası’ndan!
Şimdi nasıl? Son yıllarda hayatın her alanında var…
İlkokul öğrencilere yazılım öğretmeye çalışan…
Ev hanımlarına eğitim veren…
Gençlere meslek kazandırmak isteyen…
Şehir sorunlarına kayıtsız kalmayan…
Mesleki eğitimi gündemde tutan…
Tüm paydaşlarla diyalog ve işbirliği içinde olan…
İhracat için çabalayan, firmaları cesaretlendiren…
Made in Eskişehir… Invest in Eskişehir için çabalayan…
Hatta pandemide bir milyon maske üreten bir Oda var karşımızda… Yine üreten kadınların buluştuğu görkemli bir 8 Mart etkinliği…
Yeni yatırımlar için girişimler yapan…
Çevre Yolu başta olmak üzere sorunları çekinmeden dile getiren…
Ve belki de en önemlisi üretimi, sanayiyi gündeme getiren ve gündemde tutan bir ESO var…
Celalettin Kesikbaş’ın Sanayi Odası artık o kadar uzakta değil!
Sanayi artık Köprübaşı’nda!
Şehrin tam ortasında… Olması gerektiği gibi… Üretim olmadan ilerleme olmaz. Üretim olmadan zenginlik olmaz. Üretim olmadan kültür-sanat olmaz…
Celalettin Kesikbaş’ın pek çok önemli hizmeti, projesi var ama bana kalırsa en kıymetli olanı bu… Sanayiyi, üretimi gündeme taşımış olması…