Amerikan yapımı filmler klişelerle dolu… Bunlardan en aklımda kalanı FBI ajanlarının yerel polisle ilk tanıştığı ve akabinde çatıştığı anlar…

Bunlardan en aklımda kalanı FBI ajanlarının yerel polisle ilk tanıştığı ve akabinde çatıştığı anlar… Şöyle oluyor… Adli bir vaka olur. Yerel polis olay yerine ulaşır. Panik halindedir, ne olduğunu anlamaya çalışır.
Tam bu sırada FBI’dan biri gelir… Elbette karizmatik bir şekilde gelir olay yerine. Sivil bir araçla, takım elbiseyle… Ve tek başına gelir…
Olayı incelemeye başlayan yerel polisle çatışmaya başlar!
FBI’daki abimiz, telaşla olayı çözmeye çalışan bizim yerel bi o kadarda gariban polise “Hey sen, evet sana diyorum! Sen ne yaptığını sanıyorsun. Sadece lanet çevre güvenliğini al dostum” der.
Sonrasında lanet olsun dostum, lanet arabaya nolmuş, arama yapabilen lanet bi telefon istiyorum, lanet yerde kahve yok mu diye cümleleri sıralar…
FBI’ın karizmatik polisi daha olay yerine gelmeden ‘zanlıyı’ biliyordur. Yani sorunu biliyordur ve bunu kimin ya da kimlerin çözeceğini de biliyordur.
Film böyle akar…
FBI görevlisi kimi zaman ’ekibi’ toplamaya başlar. Çünkü olayı çözecek ekip genelde dağılmıştır. Kimi hapiste, kimi evinde, kimi tatilde… Hepsini tek tek toplar… Günün sonunda olay çözülür.
Neden anlattık bu hikayeyi…
Bu filmdeki hikayeyi AK Parti’nin Eskişehir’deki durumuna benzetiyorum. AK Parti, Eskişehir’deki ‘sorunu’ çözmesi için Ankara’dan ‘birini’ gönderir.
Sorun; Yılmaz Büyükerşen!
Birileri; 2007 Kemal Unakıtan, 2011 Prof. Dr. Nabi Avcı, 2023 Prof. Dr. Ayşen Gürcan…
Unakıtan ve Nabi Hoca ‘yerel polisle’ işbirliği yapmak istedi. Yaptılar da… ‘Sorunun’ çözülmesi bir yana daha da büyüdü. Unakıtan Tepebaşı’nı, Avcı Odunpazarı’nı kaybetti!
Çünkü ‘yerel polise’ teslim oldular!
Oysa Ankara ne istedilerse vermişti! Paraysa para, alet edevat, araç gereç, personel… Olayı çözmeleri için her türlü imkanı sağladı. Ama olmadı…
Şimdi Prof. Dr. Ayşen Gürcan zamanı…
Ayşen Hoca, Eskişehir’e tıpkı Amerikan filmindeki FBI görevlisi geldi... Ve yine tıpkı onun gibi “Sadece lanet çevre güvenliğini alın dostum” dedi!
Ayşen Hoca, karizmatik bir giriş yaptı.
Fakat böyle bir giriş ‘sorunu’ çözmek için yeterli değil. Malum ekibi de toplaması gerek. Kimi küskün, kimi biraz formundan düşmüş, kimi unutulmuş, kimi dışlanmış, kimi tatilde, kimi işaret bekliyor…
Kimi görünür yerde, kime sorsa bulur…
Kimini 40 kişiye sorarak bulabilir…
Filmin sonunu merak ediyoruz. Bakalım Ayşen Hoca’yı üzerine battaniye atılmış, elinde kupayla sıcak bi şeyler içerken ambulansın arka kapısında otururken görebilecek miyiz!