Evet, üç üniversitemiz var ama böyle bir üniversitemiz yok. Öte yandan Tepebaşı Belediyesi’nin bazı projeleri üniversite işlevi gördü, görüyor.
Üç beş proje saymak mümkün ama ben bu yazıda sadece beldeevlerine değineceğim.
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın çok önem verdiği bu hizmet, 2001 yılında başladı. Ataç’ın 1999’da göreve geldiği hatırlanırsa yaptığı ilk işlerden biri olarak bile nitelendirilebilir.
Beldeevleri Projesi’nin ilki Fevzi Çakmak Mahallesi’nde açıldı. Fevzi Çakmak Beldeevi 11 Kasım 2001’de hizmete başladı.
Dile kolay 23 yıl önce…
Projenin başladığı mahalle ayrıca önemli. Ahmet Ataç’ın halkçı yönünü vurguluyor.
Belki en başta şunu söylememiz gerekir. Bu proje, bu hizmet başarılı oldu. Ve devamlılığı olan bir iş oldu. Talep gördü… Hem açılan beldeevine yoğun talep oldu hem de herkes mahallesine beldevevi istedi.
Bugün sayıları 20’yi geçiyor. Ve kadınlar mahallelerine beldeevi istemeye devam ediyor. Her mahalleye açılsa hatta bazı mahallelere iki tane açılsa yeridir.
Beldeevleri geride kalan 23 yılda sayısız insan yetiştirdi.
Sadece kadınlar değil çocuklar da faydalandı. Sadece nakış dikiş örgü işleri değil onlarca eğitim verildi. Kütüphanesi, etüt salonu olan beldeevleri var. Spor imkanı sağlayan beldeevleri var.
Platesten iğne oyasına, halk oyunlarından satranca…
Aerobik, fitness, yoga, seramik, taş boyama, dekoratif boyama, kâğıt sanatı, bağlama, resim…
Çocuklar için keman, viyola, viyolonsel, kontrbas, kukla atölyesi, tekvando, satranç, yoga, jimnastik, mini pandomim, modern dans, halk oyunları, etüt, İngilizce, oyun ve beceri grubu etkinlikleri veriliyor.
İğne oyası, keçe, okuma-yazma, ev mefruşatı, örgü, aerobik-plates, panç, kırkyama kursları…
Mahalle sakinlerinin istediği kurslar veriliyor.
Akıllı telefon kullanma eğitimi de verildi. Şimdilerde azaldı ama ileri yaşında pek çok kadın beldeevinde okuma yazma öğrendi.
Yüzlerce kadın meslek öğrendi, sanat öğrendi… Yüzlercesi emeğini kazanca dönüştürdü. İyi vakit geçirdi…
Beldeevleri birer eğitim yuvasına dönüştü… Şehir dışından gelip buraları gezenler, neler yapıldığını görenler ‘hayretler içinde’ kaldı… Bir yazar, Ahmet Ataç’a “Siz farkında olmadan Kent Enstitüsü kurmuşsunuz” dedi.
Beldeevleri kursiyerleri sergiler açtı, organizasyonlara katıldı… Şehir dışına açıldı… İnternet üzerinden dünyaya açıldı…
Yıllar içinde her biri birer ‘danışma noktasına’ dönüştü… Hiçbiri ‘tabela’ olarak kalmadı. Yine zamana ayak uydurdu. İçeriği değişti, hitap ettiği kesim değişti…
Beldeevleri meselesini konunun uzmanları daha iyi anlatabilir. Bu hizmete bir eğitimci, bir sosyolog gözüyle bakılmalı. O zaman daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum. Benim gözlemim beldeevlerinin adeta üniversite kampüsleri gibi çalıştığıdır. Tepebaşı Üniversitesi’nin kampüsleri gibi…