Eskişehir oldum olası sanatta, siyasette, sporda ülke geneline damga vuran başarılı isimleri çıkarma potansiyeli olan bir kentti.
Kılıçoğlu’ndan Kanatlı ’ya, İsmail Arca’dan Sümeyye’ye, Cüneyt Arkın’dan Nuri Alço’ya varıncaya değin hepsi mesleklerinde zirvenin sahibi olmasa da bir duruşun tartışılmaz temsilcileri oldular…
İşte, Büyükerşen, bu kent fotoğrafının en ön sıralarında kasketiyle duruyor.
Herkes resme bakarken Büyükerşen’e dikkat kesiliyor ancak resmin tamamına bakmadan yapılan sığ eleştiriler bir kent gerçeğini ıskalamaktan öteye geçemiyor.
**
Yılmaz Hoca’dan söz edilirken yarattığı kentten bahsediliyor.
Ve bu kenti yani Eskişehir’i pek çok diğer şehir ile mukayese ederek, ne kadar ileride yahut geride olduğu tartışılıyor.
Çoğunlukla asfalt, yol, kaldırım hesabıyla…
Henüz insan odaklı yaklaşan bir siyasi akıl göremedim.
Pek çok kesim tarafından Avrupa kentleri ile boy ölçüşen Eskişehir, bazı kesimlerce Afyon’un bile gerisinde kalabiliyor örneğin.
**
“Klasik belediyecilik” anlayışıyla değerlendirildiğinde Eskişehir, pek çok yönden eleştirilebilir, zaten eleştiriliyor da…Ancak, bu eleştirilerin Yılmaz Büyükerşen ismi karşısında pek çok kez çaresiz kaldığı görüldü.
Bunun nedeni ne olabilir? Zannediyorum herkes Yılmaz Büyükerşen’in kentine, Özgür Özel’in tabiri ile “evladına” bakarken, Eskişehir’in Yılmaz Hocasını ıskalıyor.
**
Bir şehri temsil etmenin, isminle şehre değer katmanın, duruşunla şehrin itibarını yükseltmenin göründüğü kadar kolay olmadığını söylemek gerekiyor bir yerde.
Düşünsenize gittiğiniz her yerde, belediye başkanınızdan söz ederken övgü dolu sözleri birbiri ardında sıralayan insanlarla karşılaşıyorsunuz.
Eskişehir’in, Eskişehir olarak kalmasının ne kadar önemli olduğunu ve Yılmaz Büyükerşen’in bu misyonu nasıl başarı ile sürdürdüğüne şahit oluyorsunuz.
Büyükerşen’in Eskişehir ile bu denli özdeşleşmesine, Eskişehir’in belediye başkanı ile tanınıyor olmasına her defasında şaşırıyorsunuz.
**
Dikkat ettiniz mi bilmiyorum; Yılmaz Büyükerşen’e ne zaman haddini aşan yaklaşımlar olsa şehir ayağa kalkıyor. Ve sonra başlıyor aynı şarkı “Yılmaz Hoca şehrimizi marka yaptı ama…” Aması, Yılmaz Büyükerşen’de bu şehrin bir markası, öyle rastgele sallamakla olmuyor işte. Gerçek bu.
**
Bu yazıyı okurken bir Yılmaz Büyükerşen güzellemesi yaptığımı düşünebilirsiniz.
Ancak yazı tamamen bir Eskişehir güzellemesi…
Eskişehir gibi bir kenti yönetmek söz konusu olduğunda sayısız insan “ben yönetirim” diye öne çıkacaktır. Hiç kuşkum yok yönetirler de. Eskişehir’i uçurabilirler, hoca plaj getirdi, rakipleri okyanus getirirler.
Her şey mümkün…
Ancak iş Eskişehir’i temsil etmeye geldiğinde işler sarpa sarıyor.
Herkes Büyükerşen’in çevresinde toplanıyor.
**
Yerel seçimlere şurada 100 gün kaldı.
Yılmaz Hoca’nın rakipleri kendilerine bir belediye başkanı ararken resmin tamamına bakmadıklarını fazlasıyla hissettiriyorlar.
Hiç kuşku duymadan belirteyim; ya yeni bir Yılmaz Hoca bulunacak, ya da yine Yılmaz Hoca kazanacak.