Ayşe Kaytan Uçak yazdı...

Gelir adaletsizliğinden nasibini alan şehrin yüzde 80’ine bir müjde verelim.

Eskişehir Halk Lokantasına kavuşuyor. 

“Halk lokantası”, şık bir isim öyle değil mi?

Ancak bana kalırsa “haksızlık lokantası” olarak koca bir tabelayı hak ediyor. 

Bu lokanta bir halk talebi olarak ele alınmamalı.

Koskoca bir halk ucuz yemek ister mi?

Halkın talebi ucuz yemek olmuşsa şayet halk, halk olmaktan çıkmıştır zira!

Oysaki halkın düştüğü durum gözler önüne serilmeliydi.

Ülkeyi yönetenlerin tüm hatalarının, yapılan tüm haksızlıkların nişanesi olarak Eskişehir’in göbeğinde yer almalıydı “haksızlıklar lokantası…”

Biliyorsunuz belli bir dönem ekonomi muhabirliği yaptım. 

Nasıl fakirleştiğimizi gün gün takip ettim.

Hepimiz ekonomist olduğumuz için artık anlatmaya lüzum görmüyorum.

Bazılarımız ufak iktisadi hesaplarla o lokantaya kimler gitmeli onu tartışıyor.

Mevcut şartlar göz önüne alındığında, ülkenin dolayısıyla şehrin yüzde 80’i o lokantaya gitse kim ne diyebilir?

Bazı şanslılarımızın dışında hepimiz o lokantada oluşan kuyruğa inci taneleri gibi dizileceğimizi biliyorum.

Utanmak yok.

Utanmayı, koskoca ülkeyi bu hale getirenlere havale edelim!

Hepimiz alnımızın akıyla çalıştık, pek çoğumuz yıllarını bu ülkeye bir şeyler sunmak için harcadı. 

Şuanda bir kısmımız vatana, millete fayda sağlamak için gençliğimizi okul sıralarında harcıyoruz.

Çoğumuz eve ekmek götürmek için asgari ücrete talim ediyor.

Sonuç; fiyatı diğerlerinden daha uygun bir lokantanın kapısında sıraya girmek…

Fakirliğimizi süslemenin bir anlamı yok.

“Halk gezisi” olur, “halk pazarı” olur, “halk evi” olur, “halk fırkası” olur ama “halk lokantası” olmaz.

Halka yapılan haksızlıkların ürünüdür bu lokanta.

İktidarın beceriksizliğinin doğal sonucudur. 

Bir belediye marifeti değil, iktidarın bizlere reva gördüğü bir ülke fecaatidir.